İster dinde olsun ister normal yaşamda olsun, isterse bir fikirde veya ideolojide olsun, güç kimde ve nerdeyse, o güçten güç almak ve o gücü şahsi emellerde kullanmak insanlara daima cazip gelmektedir. Bu, bütün toplumlarda var ama özellikle alt gelirli ve az gelişmiş toplumlarda daha fazladır. Örneğin, bizim ülkemizde "din ve Atatürk" çok istismar edilir. Çünkü güç bu iki kavramda şekillenmektedir. Bazen insanlar o denli ifrat ve tefrite kaçıyor ki, görenlerin, duyanların eli yüzünde kalıyor. Dinle yatıp dinle kalkanlar, Atatürk'le yatıp Atatürk'le kalkanlar bu ülkeye büyük zararlar verdiler. Çünkü bunlarda ne samimiyet vardır ne de sadakat vardır. Amaçları bellidir. Sırf varlıklarını sürdürebilmek ve oradan güç ve başarı devşirebilmek için öyle gözükmek zorundadırlar. Bunlar genelde pragmatik düşünen, işin kolayına kaçan, para ve makam elde etmek için uğraşan zümreler ve partilerdir. Her dönemde ve her devirde bu insanlar vardır ve var olmaya devam edeceklerdir.

 

  Ancak işin cılkını çıkardılar. Her şeyin bir sınırı olduğu gibi bunun da bir sınırı olmalıdır. Fakat ülkemizde bunun sınırı falan kalmadı.

 

  Son yıllarda "Atatürk ve din" bu yöntemle sömürülen kavramların en başını çekmektedir. 12 Eylül 1980 öncesi gençlik hareketlerinin içinde maalesef Atatürk'ün esamesi okunmuyordu. Hatta din de öyleydi. O büyük lideri "sermayenin uşağı, kapitalizmin bekçisi ve gardırop milliyetçisi" diye suçlayanlar gidip Lenin'e Stalin'e kurtarıcı gözüyle bakıyorlardı.

 

  Son zamanlarda her şeyi istismar eden işbirlikçiler ve makyevelistler, komünizm ölünce, tutunacak dal bulamayınca bu sefer gidip Atatürk'e sarılmaya başladılar. Milletimizin gözbebeği askerlerimize ve teğmenlerimize el attılar. Onlara "Mustafa Kemal'in askerleriyiz!" diye slogan attırdılar! Askerîyedeki hiyerarşik disiplini kaldırıp bir kenara koydular.

 

  Bre gafiller! Atatürk'ün askeri olmayı kim istemez? Patenti Elçibey'e ait olan bu slogan şimdi CHP'lilerin dilinde vird olmuştur. Eğer aklınız, izanınız ve ferasetiniz varsa atılan sloganın altında yeminin içeriğine bakın. Kara Harp Okulu öğrencilerinin mezuniyet töreninde kılıçlar çekilerek edilen ikinci bir yeminde, sizinle ve sizin düşüncenizle örtüşen en ufak bir iz veya işaret var mıdır? Üniter yapıdan, vatanın bölünmezliğinden bahsederek "Ne mutlu Türk'üm diyene" sloganıyla bitirilen bir yeminde sizden olan ne vardır? Bu slogan ve yemin metni CHP'den çok, MHP'ye yakındır. Bilesiniz ki, buradan CHP'ye ekmek çıkmaz! Sadece olan genç teğmenlerimize oldu. Sloganın ve yeminin muhtevasına kimse itiraz edemez! Ancak askerî disipline aykırı bir davranışın sergilendiği açıktır. Bu sebeple disiplin giderse, unutmayalım ki, askeriye de gider!

 

  Çekin o pis ellerinizi askeriyeden! Atatürk'e herkes ve her kesim "asker" olur ama bu duruşunuzla sizler asla olamazsınız!

 

  FAHRETTİN MASUM BUDAK