Nurcan Erarslan


Sessiz İletişim

Konuşmak insanoğluna bahşedilmiş en güzel özelliklerden biridir, aynı zamanda da en çirkini… Bizler, insanlar, bir şeyleri yıkmak için de yapmak için de kullanırız onu. Bazen saçmalarız, çevremizdekiler susmamızı isterler. Ve sustuğumuzda iletişimin bittiğini sanır o bazıları. Halbuki en ağır sözler suskunlukta çığlık olur… Bin kelimenin anlatamadığını bir an anlatır…


Yere eğip başını yürüyen bir amca, çektiği sıkıntıları, mutsuzluğunu, çaresizliğini anlatır duruşunda… Ya da bir teyze, çocuğu kucağında koşarken hastaneden içeri, perişan bakışlarıdır daha çocuğu görmeden harekete geçiren sağlık görevlilerini… Ya da bir hediyeyi açtığımız andaki ifademiz; hayal kırıklığımızı, şaşkınlığımızı, sevincimizi söyler bize… Mutlu bir gün geçirdikten sonra eve geldiğimizde yine söze gerek yoktur, suratımız anlatır memnuniyetimizi…

Bu sesi olmayan sözleri hepimiz duyarız, öyle ya da böyle. Anlamak için ne uzman olmaya gerek vardır, ne de insan sarrafı olmaya…Tüm yapmamız gereken dinlemek.

Tabi yalanlara alışık olmayan güvenli bir aile ortamında yetiştiyseniz şayet -ki hepimiz kendi ailemizi en güvenli sığınak olarak görürüz, olsa bile yalanlar görmeyiz- sizi insanlar şaşırtabilir. Bilmezsiniz çünkü yalanın bu derecesini, belki de konduramazsınız tanıdığınızı sandığınız bu insanlara… Yine de bilinçaltınız bir terslik olduğunu anlar. Sizi bilmeden güvenmediğiniz insana karşı uyarır. Daha önce görmediğiniz ayrıntıları görmenizi, farkında olmanızı sağlar. İçinizde bir his vardır, “Sorun ne?” diyen. Bir bakış yaratmıştır bu soru işaretini… Sessiz bir an yine…

Bu sorunun çözümü yoktur.

Şunu yapınca geçer diye bir durum yoktur.

Yaşadığımız her an yaptığımız şeyi yapmamız gerekir. Karar vermemiz…

Şayet kaybetmek istemediğimiz bir değerse karşımızdaki, konuşmak gerekir. En azından sormak… Sesli ya da sessiz fark etmez… Aynı şeyi konuşacaktır dilimiz de, dilsizliğimiz de…

Belki de kanatmıştır bu güvensizlik hissi, tüketmiştir ne varsa olumlu… O zaman sessizce uzaklaşmak gerekir.Eğer sizin için değerli olduğu kadar o kişi, siz de değerliyseniz onda, zaten gelir ve tükettiği ne varsa yaratır yeniden. Oluşan yeni tebessümler en içten kahkahalara taş basar.

Bazen kahkahalar atan birinin gözlerine bakmak gerekir aslında hıçkıra hıçkıra ağladığını görmek için… Tesellisi de sessiz gelmelidir,  anlayan bir bakış… Yarım bir gülümseme…

Siz, siz olun, sessiz konuşmalara dikkat edin.

En çok acıtan, dile gelmeyenlerdir zira…