Diyetisyen Emre Uzun


GRİBE BESLENMEYLE SAVAŞ AÇIN

Kış mevsimi kapıda ise hapşırık, tıksırık, akan burunlar da yanında demektir. Öyleyse bütün gün boyunca halsiz, bitkin, bir elinde mendil dolaşmak istemeyenleri güçlü besinlerin olduğu sofraya davet ediyor ve gribe evde yokuz demek istiyoruz. Nasıl mı?


Gribe yol açan en önemli sebeplerden biri de vücudumuza girebilen ve bize zarar veren dış maddelere karşı koruyuculuğu olan bağışıklığımızın düşmesidir. Bağışıklığı güçlendirmenin yolu ise doğru şekilde beslenmekten geçiyor. Yorgunluk, sık tekrarlayan iltihaplanma, grip, soğuk algınlığı, boğaz ağrısı ve alerjiler bağışıklık sistemimizin düştüğünün en önemli göstergelerinden biridir. Böyle bir durumda, ilaç ve aşı yöntemlerine başvurmak yerine sağlıklı beslenmek önceliğimiz olmalı.

 

Doğru şekilde beslenmek sadece kilo kontrolünü değil aynı zamanda vücudun bağışıklık kontrolünü de sağlar. Sağlıklı beslendiğiniz, mineral ve vitamin bakımından zengin öğünler tükettiğiniz sürece siz hastalıklardan değil hastalıklar sizden korkmalı. Diyetisyen Emre Uzun’da gribin en sevdiği mevsim olan kışa girerken korunma için neler yapılması gerektiği hakkında ipuçları veriyor. Özellikle hastalıklara yakalanma riskinin arttığı kış aylarında en önemli öğün olan kahvaltıyı simit ve çay gibi besinler ile geçiştirmeyin. Asıl marifet sağlıklı seçimler yapabilmektir. Yumurta, beyaz peynir, zeytin, tereyağı, bal, pekmez, salatalık, bir iki adet ceviz, badem veya fındık sağlıklı bir kahvaltıda olması gereken besinler arasındadır. Eğer güçlü bir kahvaltı yaptığınızı düşünüyorsanız yağlı tohumları ara öğünlerinizde tüketebilirsiniz.

 

Antioksidan açısından güçlü olan kuşburnu, ahududu, böğürtlen, ıhlamur, ekinezya gibi çayları bu dönemde rahatlıkla tercih edebilirsiniz. Hatta üzerine bir kaç damla limon sıkarak tüketebilirsiniz. Soğuk havalarda su tüketimi azalabiliyor, bu yüzden su tüketimini arttırmaya dikkat etmelisiniz. Gripten korunmak için günde 2 litre su tüketmelisiniz. Su tüketmekte zorlanıyorsanız, suyun tadını hafifletmek ve tüketiminizi kolaylaştırmak için suyunuzun içerisine limon, zencefil, kabuk tarçın ve karanfil ekleyebilirsiniz. Antioksidan içeriği bakımından zengin olan soğangilleri bolca tüketmelisiniz. Pırasa, kırmızı, beyaz ve mor lahana, brokoli, karnabahar, soğanın tazesi ve kurusunu sofranızdan eksik etmeyin.

 

Sarımsakta bulunan allicin adlı güçlü antioksidan, vücudu serbest radikallerden koruyarak bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı oluyor. Kış aylarında özellikle grip dönemlerinde yapılan hatalardan biri de bilinçsiz C vitamini kullanımıdır. Grip olduktan sonra iyileşmek için bardaklar dolusu portakal suyu içmenin size hiçbir faydası olmaz. Suda eriyen C vitamini vücutta depolanmadığı için turunçgillere yüklenmek ile bağışıklığınızı arttırmış olmazsınız. Bunun yerine belirli miktarlarda ve düzenli bir şekilde tüketmelisiniz. Böylece bağışıklığınız güçlenecektir.

 

Mineraller de bağışıklık sisteminde en az vitaminler kadar önemlidir. Özellikle çinko yetersizliğinde vücudunuzun hastalıklara karşı gösterdiği direnç azalır ve hastalık süreciniz uzar. Bu yüzden çinko açısından zengin olan kırmızı et, deniz ürünleri, nohut, fasulye ve kuruyemişlerden vazgeçmemelisiniz. Probiyotik bakterilerin ürettiği temel besinler, içeriğinde vitamin ve enzimler bulundurduğundan, bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek, zararlı mikroplardan vücudumuzu korumaya yardımcı oluyor. Mikroplara saldırarak onların büyümesini engellerken, grip, nezle, sinüzit, orta kulak iltihabı gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde olumlu sonuç almayı sağlıyor. Bağışıklık sisteminin zayıf olduğunu düşünenler, bu bakterileri içeren süzme peynir, yoğurt, kefir ve ayran tüketimini arttırarak, kışı daha sağlıklı karşılayabilir.