Gamze Koçak


Bu Acımasız Sesi Kim Susturacak


Şşşş…Sen… Zihninden geçen o sesi duyuyor musun?
Gün içerisinde sanki beynimizde konuşan ve adını koyamadığımız o ses, bazen doğru şeyler
söyleyen bazen moralimizi bozan, bizimle sürekli tartışan, zaman zaman yargılayan o sesten
söz ediyorum. “Yapamazsın, beceriksizsin, zaten hep böyleydin, boşuna uğraşma yine
olmayacak, insanlar senin yetersiz olduğunu düşünecek…” Peki sus artık sus diye zaman
zaman zorladığınız belki de bastırdığınız tüm bu cümlelerin altında, zihnimizdeki o seste,
neler taşıyoruz? Bunlar başkalarının düşünceleri mi? Yoksa öz eleştirinin hiç susmayan sesi
mi?
Bazen zihnimizde bir hikaye yazıyor, kahraman olarak da kendimizi seçiyoruz. Ya zihnimizin
yazdığı hikayeler doğru değilse? İçimizdeki ezilen ve eleştirilen taraf kendisini rahatlatacak
bir şeyler aradığında hemen onu çürütmek için güçlü nedenler aramaya başlarız. Bu güçlü
nedenler her ne kadar bizi ilk aşamada rahatlatsa da ardından mantıksız, saçma ve abartılı
bulur, yine kendimizi o sese kaptırırız. Hepimiz yakın arkadaşımız, ailemiz, sevdiklerimiz
üzüldüğünde onları avutur, olumlu şeyler görmeleri adına teşvik ederiz. Aynı özeni, anlayışı
kendimize göstermekte ise sorun yaşıyoruz. İnsanlardan önce biz yargılıyoruz kendimizi,
belki de bu sebeple bu kadar öfkeli, hassas veya kaygılı oluveriyoruz ilk düşmemizde…
Peki, nasıl kontrol edeceğiz bu sesi? Önce o sesin bizim kendi benliğimizi yansıtmadığını fark
ederek, zihnimizdeki sesi değil yapabildiklerimizin ve yapabileceklerimizin sesini dinleyerek.
Benim dışımda herkes Ben’im ile ilişkisine mesafe getirebilir, ben yapamam. İyi de olsa kötü
de olsa kendimi kabul etmem ve dost olmam gerekir. En mükemmel, en beğenilen olmamıza
gerek yok. Hiç birimiz mükemmel değiliz, herkes hatalar yapıyor. Hata yapmak insan
olmanın bir parçası değil mi zaten?

 

Gamze KOÇAK/Psik. Dan. Ve Rehber Öğrt.