Mumcu, yıllar öncesinden bugünleri anlattı

Mumcu, yıllar öncesinden bugünleri anlattı

Cumhuriyet Halk Partisi Tekirdağ Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divan Üyesi Emre Köprülü, Uğur Mumcu'nun 24. ölüm yıl dönümü nedeniyle bir anma mesajı yayımladı.

“KARA BİR LEKE OLARAK DEVAM EDİYOR”

 

Uğur Mumcu’yu ölümünün 24.yılında özlemle andıklarını kaydeden Cumhuriyet Halk Partisi Tekirdağ Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divan Üyesi Emre Köprülü “ Türk Basınının keskin kalemi, yılmaz bir Atatürkçü olan araştırmacı-gazeteci Uğur Mumcu’nun 24 Ocak 1993’te evinin önündeki arabasına yerleştirilen uzaktan kumandalı bombanın patlatılması sonucu öldürülmesinin üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen, cinayeti azmettirilenlerin ortaya çıkarılamaması, demokrasinin üzerinde kara bir leke olarak durmaya devam etmektedir. Dönemin hükümeti “cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğu” nu söyledi. O sözü veren hükümet yetkililerinin bugün hayatta olmamaları; devletin verdiği sözü ve sorumluluğunun bittiği anlamına gelmemektedir” dedi.

 

“ÖZLEMLE ANIYORUZ”

 

Devletin devamlılığı ilkesi gereği bugün bu sorumluluğun AK Parti hükümetine ait olduğunu kaydeden Köprülü “ Bu sözü yerine getirmek de yine hükümetin görevidir.  Aydınlık bir Türkiye için kalemiyle gerici ve bölücülere karşı savaşan Mumcu; hayat boyu izinden gittiği Atatürk devrim ve ilkeleri bugün büyük bir saldırı altındayken, yıllar öncesinden bizleri uyarmış, Cumhuriyet ve devrimlerin tehlikede olduğunu o günlerden bildirmiştir.  Bugün haklılığı çok daha net olarak görülen Mumcu’nun öngörülerinin yanında, bizlere bu gerici ve bölücü saldırılar karşısında nasıl mücadele etmemiz gerektiğini de göstermiştir.  Uğur Mumcu’nun Atatürkçülere bıraktığı, azmi, kararlılığı, araştırmacılığı, gerçek gazeteciliği ve gerçek demokratlığı toplumumuzun aydınlanmasına katkı sağlamaktadır. Kuvayi Milliye ruhunu her zaman taşımış ve gerçek bir vatansever olan Mumcu’yu kendi satırlarıyla saygı ve özlemle anıyoruz.  “Din duygularının ve dince kutsal kavramların, siyaset adına kullanılması ile din din olmaktan çıkar, siyasetin aracı olur.  Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din de her ikisine araç edildi mi, artık bu sömürü düzeninin sonu gelmez. Ancak özgürlükçü ve demokratik toplumlarda bu siyaset- tarikat-ticaret üçgeni ile savaşılır. Kapalı rejimlerde ise bu akımlar, devlet kadrolarını, sinsi ve karanlık yöntemlerle ele geçirirler. Atatürk’ün laiklik ilkesi ancak özgürlükçü demokrasilerde var olabilir. Demokrasilerde, çözüm yolları yasaklarda değil, özgürlüklerde aranmalıdır” diye konuştu.