“Edirne’de Osmanlı’dan Günümüze Su Yapıları”

Trakya Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından organize edilen Edirne Konferansları devam ediyor.

GÜNDEM 27.06.2022 16:09:00 0
“Edirne’de Osmanlı’dan Günümüze Su Yapıları”

Edirne Konferanslarının son konuğu Neriman Köylüoğlu oldu. Merkez Müdürü Doç. Dr. Nurten Çetin moderatörlüğünde Merkez Kütüphane Recep Zogo Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan Neriman Köylüoğlu, Edirne’de Osmanlı’dan günümüze su yapılarıyla ilgili bilgi verdi. Konferansta açılış konuşması gerçekleştiren Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Nurten Çetin, bugüne kadar gerçekleştirilen konferanslar hakkında kısa bilgiler verdikten sonra şehrin büyümesi ve nüfusun artmasıyla birlikte su ihtiyacının arttığına değindi.

“BURSA’NIN OĞLU, İSTANBUL’UN BABASI”

Edirne’nin; Bursa’nın oğlu, İstanbul’un babası olarak nitelendirildiğini kaydeden Çetin, “Avrupa’dan Türkiye’ye gelen herkese hoş geldiniz diyen bir şehir. Şehre baktığımız zaman bir anıtlar şehri olarak karşımıza çıkıyor. Hepimizin bildiği gibi sarayları, kasırları, camileri, kervansarayları, çarşıları ile Edirne canlı bir kültür merkezidir. Bunun yanı sıra Arda, Meriç ve Tunca nehirleri ile çevrilidir şehir. Ve bu nehirler şehrin su ihtiyacını karşılamaktaydı. Şehrin nüfusunun büyümesi ve artmasıyla su ihtiyacının karşılanması için su yapılarının önem kazandığını görmekteyiz. Özellikle de başlangıçta şehrin su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan bu yapılar daha sonraki dönem içerisinde şehri süsleyen önemli ve gösterişli yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Kent içerisinde havuzlar, çeşmeler, sebiller, şadırvanlar kentsel mimari içerisinde önem kazanmıştır” dedi.

“BAZI SU YAPILARI GÜNÜMÜZE ERİŞEMEDİ”

Edirne’de su ihtiyacının karşılandığı Arda, Meriç ve Tunca nehirleri hakkında bilgiler vererek konuşmasına başlayan Neriman Köylüoğlu da, Edirne’de Roma ve Bizans dönemine ait olan su yapılarının günümüze erişemediğini vurguladı. Osmanlı döneminde Edirne’ye yakın köylerden su getirildiğini ifade eden Köylüoğlu, “Osmanlı döneminde Sultan I. Murad’dan itibaren Edirne’ye yakın köylerden sular getirilirdi. Şehir, Çelebi Mehmed ve II. Murad dönemlerinde de gittikçe büyümüş, hayır eserleri ile süslenmiştir. Bugün bile o dönemden kalan 28 eser vardır. Fatih ve Bayezid dönemlerinde yapılan pek çok köprü, çeşme, sebil gibi su ile ilgili eserler günümüze gelmiştir. Bu eserlere Tunca Nehri kenarında kuyulara dolaplarla su çekilerek verilmiştir. Su çekme işlemi içinde dolaplarda atlardan faydalanılmıştır. II. Bayezid döneminde Tunca Nehri kenarında II. Bayezid Külliyesi’nin solunda yer alan değirmen ve kendi dönen dolap vardır. Nehrin akıntı gücü ile bu dolapların döndüğünü, bu atlara ve dolaplara vakfiyeden ödenek konduğu bilinmektedir” dedi.

KONUMLARI HAKKINDA DA BİLGİ VERDİ

Edirne’de bulunan su kaynakları ve bulundukları konumlar hakkında da bilgiler veren Köylüoğlu, “Taşlı Müsellim Köyü civarında, Hıdır Ağa Köyü yakınlarında, Kartalcağı deresinden getirilen ve Pravadi ve Ortakçı suları şehre su sağlayan önemli kaynaklardandır. Taşlı Müsellim yolu, Kanuni döneminde Haseki Sultan adına yapılan ve ‘Haseki Suyu’ denilen sistem, Edirne’nin su ihtiyacını kaynakların ilavesiyle karşılamaya yetmiştir. Bu suyun çıkış noktası Edirne’nin 45 km uzaklığındaki Taşlı Müsellim Köyü’dür. Yol boyunca değişik kaynak ve pınarlarla desteklenerek gelir. Edirne’nin en yüksek rakımlı noktası olan Buçuktepe’ye ulaştırılan su buradan da Edirne mahallelerine, yani çeşmelere dağıtılır” ifadelerini kullandı.

Haber / Buse SERİN