Gözden kaçırmayın
Çocukların okulda başarılı olabilmesi için doğru beslenme şartYaz ayları geldiğinde denize ve havuza gitme planları yapma keyfinin paha biçilmez olduğunu kaydeden uzmanlar, “Özellikle kavurucu sıcakların olduğu günlerde buz gibi deniz veya havuz suyuna girerek ferahlamak herkesin tercihidir. Ancak havuzda ve denizde vakit geçirirken serinlemek çok keyifli olsa da bu alanlardan bulaşacak cilt rahatsızlıklarını da görmezden gelmemek gerekir. Özellikle nemli ve sulu ortamlarda çoğalan bakteriler ve mantarlar pek çok cilt hastalığına neden olur. Bu noktada bulaşma ihtimali olan cilt hastalıklarını ve bunlardan korunma yöntemlerini öğrenmek yaz tatili keyfini kısa kesmeden, doyasıya zaman geçirebilmeye imkân sağlayabilir” dedi.
“CİLT SAĞLIĞINI TEHLİKEYE ATABİLECEK RİSKLER DE TAŞIR”
Cilt rahatsızlıklarının semptomlarının, sağlık sorununa göre değişiklik gösterdiğini kaydeden uzmanlar, “Ancak yaygın olarak görülen cilt hastalığı belirtilerini şöyle sıralayabiliriz: Ciltte renk değişikliği, kaşıntı ve ağrı yapan cilt döküntüleri, cilt kuruluğu, kırmızı ya da beyaz renkte, içinde irin bulunan şişlikler, pul pul görünen cilt, açık yara ve/veya lezyon, güneşe karşı hassasiyet. Kavurucu yaz sıcaklarında denizde vakit geçirmek çok keyifli olsa da deniz suyundaki mikroorganizmalardan ve denizden bulaşabilecek enfeksiyon çeşitleri cilt rahatsızlıklarına neden olabilir” dedi. Deniz suyunun dolaşımı iyileştirmek ve ruh hâlini dengelemek gibi fiziksel ve psikolojik pek çok faydası bulunduğunu kaydeden uzmanlar, “Öncelikle deniz suyu magnezyum, potasyum, kalsiyum ve kükürt gibi cilt sağlığını destekleyen zengin mineralleri içerir. Bu mineraller egzama ve sedef hastalığı gibi cilt rahatsızlıklarına fayda sağlayabilir. Ayrıca deniz suyunun içeriğindeki tuz antibakteriyel ve antimikrobiyel özellikler taşır. Deniz tuzu cildi ölü derilerden temizlemeye, tıkanmış gözenekleri açmaya, akne oluşumunu önlemeye, cilt tonunu eşitlemeye ve gözenekleri sıkılaştırmaya yardımcı olabilir. Deniz suyu, sağladığı faydaların yanı sıra cilt sağlığını tehlikeye atabilecek riskler de taşır. Deniz suyunda bulunan bakteriler ve mantarlar insanlarda cilt rahatsızlıklarına neden olabilir” dedi.
DENİZDEN BULAŞAN BAKTERİYEL ENFEKSİYONLAR
Konutlardan ve gemilerden gelen kanalizasyon atıkları, yaban hayatı, kıyıya yakın foseptikler ve endüstriyel atıklar gibi unsurlar nedeniyle deniz suyunda pek çok patojen bulunduğunu kaydeden uzmanlar, “Bu patojenler deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarına neden olabilir. Deniz suyundaki patojenler sebebiyle ortaya çıkan bakteriyel enfeksiyonlardan bazıları şunlardır: Vibrio Enfeksiyonları: İnsanlarda enfeksiyona neden olan vibrio, kıyılarda yaşayan bir bakteri türüdür. Özellikle su sıcaklıklarının arttığı mayıs ve ekim ayları arasında çoğalır. Açık yarası bulunan bireylere vibrio bulunan denizde yüzmesi sonucu bulaşır. Yaygın belirtileri arasında ishal, karın ağrısı, mide bulantısı, ateş, kusma ve terleme bulunur. Bu bakteri yarada enfeksiyona neden olduğunda ateş, yarada kırmızılık ve şişkinlik, ciltte renk değişikliği ve yaradan iltihap akması gibi semptomlar görülür. Stafilokok Enfeksiyonları: Stafilokok ciltte ve burun kanallarında yaşayan bakterilerden biridir. Genellikle risk oluşturmayan bu bakteri ciltte yara varken denize girildiğinde enfeksiyona neden olabilir. Ciltte küçük kırmızı şişlikler ve ağrılı apseler stafilokok enfeksiyonunun belirtileri arasında yer alır” dedi.
“AÇIK YARALAR ARACILIĞIYLA İNSAN VÜCUDUNA BULAŞIR”
Deniz suyunda ascomycota ve exophiala gibi mantar türleri bulunduğunu kaydeden uzmanlar, “Bu mantarlar açık yaralar aracılığıyla insan vücuduna bulaşır. Ayrıca bağışıklık sistemi zayıf olan bireyleri daha fazla etkiler. Deniz suyu kaynaklı mantar enfeksiyonlarının belirtileriyse şunlardır: Cilt enfeksiyonlarına neden olan mantarlar etkilediği bölgede kızarıklık, kaşıntı ve ağrı yapabilir. Göz enfeksiyonu oluştuğunda gözlerde ağrı ve kızarıklık görülebilir. Ayrıca ışığa karşı duyarlılık artarken bulanık görme başlayabilir. Akciğerleri etkileyen bir mantar türü enfeksiyona neden olduğunda öksürüğe, nefes darlığına, yorgunluğu ve ateşe sebebiyet verebilir. Bunlarla birlikte ıslak mayolarla uzun süre kalmak ve denizde çok fazla vakit geçirmek vajinal mantar oluşumunu tetikleyebilir. Ayrıca denizden çıkınca ayakları ve elleri kurulamamak mantar bulaşma ihtimalini artırabilir. Havuzdaki kimyasallar, bakteriler ve mantarlar pek çok cilt rahatsızlığına neden olur. Havuzdan bulaşan cilt rahatsızlıklarını şöyle detaylandırabiliriz: Havuz suyunun dezenfekte edilebilmesi için kullanılan klor, kurutucu özelliklere sahip güçlü bir kimyasaldır. Ciltteki yağ dokularını azaltarak cilt bariyerini zayıflatır ve deride tahriş oluşumunu tetikler. Ayrıca sedef hastalığı ve egzama gibi sağlık sorunlarından muzdarip bireylerin rahatsızlıklarının kötüleşmesine neden olabilir. Klor, sedef hastalığı belirtilerinin şiddetlenmesine yol açarken egzama olan bölgelerde kızarıklığı, kaşıntıyı ve kuruluğu artırabilir. Klorla benzer işleve sahip bir başka kimyasal olan brom, havuzdaki organik atıkları dezenfekte etmek için kullanılır. Brom da ciltte alerjik reaksiyonlara sebebiyet verebilir. "Havuz kimyasalları cildi nasıl etkiler?" sorusunun cevabını bu şekilde vermek mümkün. Bakımsız ve klor miktarı düşük olan havuzlarda bakteriler daha hızlı üreme imkânı bulur. Havuzlardan bulaşan bakteriyel enfeksiyonlardan bazıları şunlardır: Pseudomonas Aeruginosa Enfeksiyonu: Havuz suyu gibi nemli ve ıslak alanlarda üreyen bu bakteri kanda, kulakta, sindirim sisteminde, gözde, akciğerde, ciltte ve idrar yolunda enfeksiyona neden olabilir. Genellikle bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde enfeksiyon gelişme riski daha yüksektir. Enfeksiyonun belirtileriyse vücudun hangi bölümünde oluştuğuna bağlı olarak değişiklik gösterir. Legionella Enfeksiyonu: Suda ve toprakta üreyen legionella bakterisi yaşlı, bağışıklık sistemi zayıf ve sigara tüketen bireylerde lejyoner hastalığına neden olur. Bu hastalık baş ağrısı, kas ağrıları ve yüksek ateşle kendini gösterir” dedi.
Havuzlardan bulaşan mantar enfeksiyonları hakkında da bilgi veren uzmanlar, “Atlet ayağı olarak nitelendirilen ve nemli ortamlarda üreyen mantar, ciltte iltihap oluşumuna, kaşıntıya ve kuruluğa neden olur. Saçkıran mantarı kıl köklerine saldırarak kıl üretimini durdurur. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler risk grubundadır. Nemli ortamlarda hızlıca gelişen kasık mantarına yakalan bireylerde ciltte renk değişikliği ve içi sıvı dolu kabarıklıklar gibi belirtiler görülür. Tedavi edilmediği takdirde kasık bölgesinden anüs çevresine, genital bölgeye, bacaklara ve sırta kadar yayılabilir. Havuzlardaki mantar enfeksiyonlarını önlemek için havuzun düzenli bakımının yapılması ve klorlama uygulamasının yapılması gerekir. Ayrıca filtreleme sistemlerinin de düzenli olarak bakımının yapılması havuz hijyenini sağlayarak sudaki mantar oluşumunu önler. Denizlerden ve havuzlardan bulaşan enfeksiyonlardan korunabilmek için öncelikle kişisel hijyen uygulamalarına dikkat etmek gerekir. Örneğin, havuza girmeden önce duş almak havuzdaki bakterilerin ve mantarların deri yoluyla bulaşmasını büyük ölçüde engelleyebilir. Benzer şekilde denizden ve havuzdan çıktıktan sonra duş almak yüzme esnasında bulaşan bakterilerin ve mantarların vücuttan uzaklaştırılmasına katkı sağlayabilir. Tatillerde kullanılan mayo, bikini, havlu ve terlik gibi kişisel eşyaların paylaşılmaması son derece önemlidir. Halka açık plajlarda ve havuzlarda vakit geçirirken su geçirmez ayakkabılar veya sandaletler giyilebilir. Denizden ve havuzdan çıktıktan sonra ıslak eşyaların değiştirilip kuru kalmasına özen gösterilebilir” dedi.
Uzmanlar, “Denize veya havuza girmeden önce cilt bariyeri koruması ve su geçirmezlik özelliği olan güneş kremi kullanmak hem sudaki zararlılardan hem güneşin zararlı ışınlarından korunmaya yardımcı olur. Ayrıca nemi hapsedebilecek ve mantar oluşumunu tetikleyebilecek dar mayolar veya bikiniler giymemeye dikkat edilebilir. "Denizlerden ve havuzlardan bulaşan cilt rahatsızlıkları nasıl önlenir?" sorusuna kısaca bu şekilde cevap verilebilir. Denizden ve havuzdan çıktıktan sonra genel temizlik için duş almak gerekir. Bu esnada yüzdeki klor ve güneş kremi kalıntılarını temizlemek için cilt tipine uygun temizleyiciler kullanılabilir. Deniz ve havuz suyunun kurutucu etkisinden kurtulmak için yine cilt tipine uygun nemlendirici kullanarak cildi nemlendirmek de önemlidir. Özellikle yaz aylarında bol bol deniz ve havuz suyuna maruz kalan cildi korumak için doğal içerikli ve sert kimyasal içermeyen cilt bakımı ürünleri tercih edilebilir. Ayrıca besin değeri yüksek sebzelerden ve meyvelerden oluşan bir beslenme programı uygulamak cilt sağlığını desteklemeye yardımcı olur. Düzenli şekilde uyumaya dikkat etmek de yeni cilt hücrelerinin üretimi açısından önemlidir. Uyku konforunu artırmaya özen göstererek her gün aynı saatte uyuyup uyanmaya dikkat edilebilir. Bu yöntemlerle olası cilt rahatsızlıklarına karşı güçlü bir cilt bariyeri oluşturulabilir” dedi.
Haber / İrem BANÇO
Yorumlar
Yorum Yap