Gebelikte yüksek tansiyon ve protein kaçağına dikkat!

Gebelikte ortaya çıkan tansiyon problemleri anne ve bebek sağlığını tehlikeye sokabiliyor. Gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkan gebelik tansiyonu, toplumda "gebelik zehirlenmesi" olarak bilinen preeklam

YAŞAM SAĞLIK 16.06.2021 12:14:00 0
Gebelikte yüksek tansiyon ve protein kaçağına dikkat!

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Kudret Erkenekli, gebelik tansiyonu ve preeklampsi hakkında bilgi verdi.

 

GEBELERİN TANSİYON TAKİBİ HAYATİ ÖNEM TAŞIR

 

Halk arasında büyük tansiyon olarak geçen sistolik tansiyonun 140, küçük tansiyon yani diasitolik tansiyonin ise 90’ın üzerinde olmasının hipertansiyon olarak tanımlandığını kaydeden Doç. Dr. Kudret Erkenekli, “Gebelik öncesi yüksek tansiyon tanısı almış kadınlar kronik hipertansiyon hastalarıdır. Gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkan fakat idrarla protein atılımı ve organ hasarının eşlik etmediği gebelik tansiyonu, bir diğer durum olurken, üçüncü tabloyu da preeklampsi oluşturur. Preeklampsi halk arasında “gebelik zehirlenmesi” olarak bilinen bir hastalıktır. Gebelerin tansiyon takibi, ultrason kontrolünden daha kritik olup, her muayenede anne adayının tansiyonunun ölçülmesi hayati önem taşımaktadır” dedi.

 

GEBELİK TANSİYONUNUN NEDENLERİ TAM OLARAK BELLİ DEĞİL

 

Gebelik tansiyonunun nedeninin tam olarak belirlenemediğini söyleyen Doç. Dr. Kudret Erkenekli, “Bununla birlikte C vitamini eksikliği, hastanın kilosu, daha önceden tansiyon rahatsızlığının olup olmaması, genetik yatkınlık, çoğul gebelik gibi çeşitli unsurlar tartışma konusu olmaktadır. Ancak önceki gebeliklerinde tansiyonu yükselmiş hastalarda biraz daha dikkatli olunmasında fayda bulunmaktadır” bilgisini verdi.

 

İLERİ YAŞ VE FAZLA KİLO RİSKİ ARTIRIYOR

 

Gebelik tansiyonunun ortaya çıkmasında ileri yaş, fazla kilo, böbrek hastalığı ile ilave hastalıkların olmasının, hastanın annesi ya da kız kardeşlerinde tansiyon problemi bulunması yani genetik yatkınlığın riski artıran etmenler arasında yer aldığını kaydeden Doç. Dr. Kudret Erkenekli, “Hastanın tansiyon değerlerinden herhangi birisinin 140-90 üzerinde çıkması durumunda, kardiyoloji bölümüne yönlendirilerek 24 saat holter ile takibe alınması gerekmektedir. Holter takibinin ardından tansiyon yüksekse ilaca başlanmalı ve kontrol altına alınmaya çalışılmalıdır. Dolayısıyla bu hastaların kardiyoloji bölümü ve kardiyoloji yoğun bakımı olan bir hastanede takip edilip, doğumunun da bu koşullara göre planlanması gerekmektedir” diye konuştu.

 

PREEKLAMPSİ, ANNE BEBEK ÖLÜM NEDENLERİ ARASINDA İKİNCİ SIRADADIR

 

Hamilelik sırasında yüksek tansiyon ile ilişkili olan gebelik zehirlenmesi yani preeklampsinin, ödem ve idrar yoluyla fazla protein atılması ile karakterize ciddi bir gebelik komplikasyonu olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kudret Erkenekli, “Rahim yatağını döşeyen ince damarların aşırı daralması ile plesantanın bebeği besleyememesi durumudur. Hipertansif, 20. haftadan sonra tansiyonu yükselen veya hiçbir hipertansiyon bulgusu olmayan hastalarda da bir anda preeklampsi durumu yaşanabilmektedir. Preeklampsinin gerçek anlamda bir zehirlenme ile ilgisi bulunmamaktadır. Gebeliklerin yüzde 3-4’ünü etkileyen preeklampsi, yüzde 16’lık oran ile anne bebek ölümlerinin nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır” dedi.

 

YÜKSEK TANSİYON VE İDRARDA PROTEİN KAÇAĞI VARSA

 

Gebelik zehirlenmesinin bulguları arasında; hipertansiyon yani 4 saat aralıklarla iki kez tansiyonun 140 veya 90’ın üzerinde seyretmesi durumu, idrar tahlilinde protein kaçağının görülmesi, baş ağrısı, laboratuvar tahlillerinde karaciğer enzimlerinin belirlenen oranının iki katı kadar yükselmesi, kan pulcukları denilen trombositlerin belli bir değerin altına düşmesi, el, ayak ve yüzde şişliğin yer aldığını kaydeden Doç. Dr. Kudret Erkenekli, “Bu durum beyni etkilediğinde, önce sara krizi -baş ağrısı görülmekte sonra da beyin kanaması meydana gelebilmektedir. Öldürücü sonuçlar ise karaciğer yırtılması, böbrek yetmezliği, vücutta yaygın kanamalar ve beyin kanaması olmaktadır” ifadelerini kullandı.

 

GEBELİK ZEHİRLENMESİNİN NEDENLERİ TAM OLARAK BİLİNMİYOR

 

Gebelik zehirlenmesinin nedenlerinin tam olarak bilinmediğini dile getiren Doç. Dr. Kudret Erkenekli, “Ancak, plasentanın gelişimi ile ilgili bir sorun olduğuna dair uzmanlar tarafından genel bir kanı bulunmaktadır. Plasentanın,  rahmin içinde ağacın köklerinin toprağın derinine girmesi gibi myometrial yerleşmesi gerekmektedir. Plasentanın bu yerleşiminde sıkıntı olması durumunda preeklempsi ortaya çıkabilmektedir” dedi.

 

 

GEBELİK ZEHİRLENMESİ DURDURULAMAZ

 

Gebelik zehirlenmesinin hafif ve şiddetli olmak üzere iki kategorisinin bulunduğunu söyleyen Doç. Dr. Kudret Erkenekli, “Hastanın bulunduğu haftaya göre takip mi edileceği, yoksa doğum planlaması mı yapılacağı kararı verilmelidir. Gebelik zehirlenmesini durdurma gibi bir durum söz konusu olmamakta, süreç başladığında önü alınamaz bir gelişme göstermektedir. Tüm organları ve bebeğin gelişimini etkileyen gebelik zehirlenmesinin tek tedavisi ise anneye doğum yaptırmaktır. Gebelik zehirlenmesinin doğuma yakın bir zamanda ortaya çıkması hem anne hem bebek için daha faydalı olmaktadır. Ancak her zaman istenilen şey gerçekleşmez ve bazen hastanın ağırlık durumuna göre gebelik sonlandırılmasına gidilebilir. Preeklampsi durumunda en önemli unsur anne ve bebeğin sağlığının dengede tutulmasıdır. Anneye sıkıntı olmadan bebeğin gelişiminin ilerletilmesi, ikisi dengeye geldiğinde doğumun gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Eğer bu hastalarda erken doğum planlanıyorsa bebek için akciğer gelişim iğnesinin uygulanması unutulmamalıdır” dedi.

 

PREEKLAMPSİ SONRASI OLUŞAN GEBELİKLERDE ASPİRİN KULLANIMI RİSKİ AZALTIR

 

Gebeliğinde preeklampsi sorunu yaşayan kişilerin bir sonraki gebeliklerinde 12. haftadan sonra aspirin kullanımına başlamaları gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Kudret Erkenekli, “Aspirin başlanmazsa gebelik zehirlenmesinin tekrarlama olasılığı yüzde 40-60 oranında olurken, aspirin başlandıktan sonra bu oran yüzde 20-30’lar seviyesine düşmektedir. Tansiyon problemi ve gebelik zehirlenmesi genellikle ilk gebeliklerde daha sık görülmektedir. Bununla birlikte ilk gebelikte görülmesi, ikinci gebelikte ortaya çıkma riskini de arttırmaktadır. Ayrıca ileri yaş gebeliklerinde -üçüncü veya dördüncü gebelik olsa bile- tansiyon ve gebelik zehirlenmesi ortaya çıkabilmektedir. Gebelik tansiyonu bazen hastada kalıcı olabilmektedir. Doğum sonrası da hastaların tansiyonun 12 hafta boyunca takip edilip, kalıcı olup olmadığına bakılmasında fayda bulunmaktadır. Ayrıca anne de görülen yüksek tansiyon sorunu, doğum sonrasında bebeğe geçmemekte, bebeklerde sadece gelişim geriliği görülebilmektedir” dedi.

 

KARDİYOLOJİ KONTROLÜ İHMAL EDİLMEMELİDİR

 

Normalde hiçbir bulgu vermeyen bir kalp rahatsızlığının daha fazla sorun yaratıp anne ölümlerine yol açabildiğini ifade eden Doç. Dr. Kudret Erkenekli, “Dolayısıyla bu tür problem yaşayan bir hastanın mutlaka kardiyoloji bölümüne kontrole gitmesinde fayda bulunmaktadır. Hipertansiyon hastalarının doğumlarının mutlaka sezaryen yöntemiyle olması gerekmemektedir. Önemli olan doğumun seri bir şekilde gerçekleştirilmesidir. Hastanın muayenesi normal doğuma elverişliyse ve suni sancı ile hızlı bir şekilde doğum yapabilecekse, normal doğum gerçekleştirilebilir” dedi.

 

Haber / Menşure KARDEŞ