"Sevgi dilini konuşturabilmenin ilk şartı niyet"

İnsan ilişkilerinde sözel olmayan iletişim, bütün iletişimin yüzde 80'ini oluşturuyor. Gerçek sevginin karşı taraftaki insan beyni tarafından algılanabildiğini belirten Pskiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarha

YAŞAM SAĞLIK 14.02.2021 13:42:00 0

Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sevgi ve sevgililik kavramları ile ilgili değerlendirmelerini paylaştı. Sevgi kelimesinin içerisinde bir içtenlik ve aynı zamanda da karşıdaki kişiye karşı hissedilen duygu olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsana seni seviyorum dendiğinde aslında o insana senin hakkında sıcak dostluk, samimi duygular hissediyorum, senin dostunum gibi bir anlam da çıkıyor. Benden sana zarar gelmez gibi bir duygu da ortaya çıkıyor, o yüzden sevgi duygusu içinde dostluk anlamı da var” dedi.

 

KADINLARDA ROMANTİK SEVGİ VAR

 

Tek sevgi nesnesi olarak erotizmi görme durumunun özellikle erkeklerde görüldüğüne dikkat çeken Tarhan, “Erotik sevgi duyan kişilerde sevgi sadece cinselliktir. Kadınlarda da romantik sevgi görülüyor. Bu iki türü ayırmak gerekiyor. Romantik sevgilerde de sevgi nesnesine güçlü şekilde bağlanma olduğu anlaşılıyor. Bir de içinde anlam olan yüksek sevgi var. Örneğin vatan sevgisi, ilahi sevgi gibi sevgiler içinde anlam olan sevgilerdir. İnsan sevgisinin ayrımını yapabiliyorsa eğer sevgisini yönetmiş olur” diye konuştu.

 

YENİ DOĞAN ÇOCUĞUN SEVGİ NESNESİ ANNESİDİR

 

Sevginin aslında yönetilmesi gereken ham bir duygu olduğunu belirten Tarhan, “Habbe dediğimiz çekirdek duygu. Onu iyi beslersek gelişir, bütün hücrelerimize kadar yayılır. Bizi insan ilişkilerinde sıcak ilişki kurabilen bir kimse yapar. Yeni doğan bir çocuğun sevgi nesnesi annesidir. İlk doğar doğmaz korkar çocuk. Çünkü anne karnı çok konforlu bir alan, her şey hazır geliyor. Yürümesi ve gayret etmesi gerekmiyor. Doğar doğmaz, soğuk hava dışarıda ciğerlerine giriyor, müthiş bir korku oluyor. O korkuyu anne sevgisi azaltıyor, güven oluşturuyor. Yani aslında sevgi insanın güvene giden yoludur. Güven oluşturmuyorsa o sevgi şartlı sevgidir veya çıkar ilişkilidir. Onlara klasik anlamda sevgi denmez. Ama sonuçta o da bir cazibedir, çekimdir” ifadelerini kullandı.

 

SEVGİ DUYGUSUNU ÖĞRETMEK GEREKİYOR

 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, düşüncenin duyguyu yönettiğini söyledi ve şu ifadeleri kullandı: “Kişide negatif düşünceler kişiye çok geliyorsa o düşüncelerin yerine pozitif düşünceler koymayla ilgili teknikler ve zihinsel stratejiler öğretiyoruz. Bu şekilde kişi duygularını yönetmeyi öğrendiği zaman sevgi duygusunu, korkuyu ve öfkeyi yönetiyor. Önceleri doğuştan itibaren anne, baba ve toplum insana bunu öğretiyordu. Ama şu anda sosyal bağlar zayıfladı veya çok kaotik oldu. Bu nedenle bunu artık bilimsel olarak öğretmek gerekiyor.”

 

SEVGİ RUHU GELİŞTİREN BİR HİS

 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ‘Sevgide ilerlemek aslında aynı zamanda ruhun tekâmülü ile ilgilidir’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Sevgi ruhumuzu geliştiren ama nefis arzuları ve dürtüleri geliştiren bir his. Somut zevkler ve dürtüler temel ihtiyaçlarla ilgili olduğun için sevgi değildir. Yemek, içmek, üremek ve cinsellik olarak bahsedebiliriz. Soyut dürtüler sevginin tekâmülü, gelişmesi ve evrimidir. Çocuk doğar doğmaz sevgi yatırımını annesine, kardeşlerine yapıyor, babasına,  ailesine, yaşadığı topluma, vatana, insanlığa ve yaratıcıya yapıyor. Sevgi yatırımını ne kadar yüksek anlamlı değerlere yaparsa kendisini insan yapan aslında o oluyor. Yani insanı insan yapan kendini ne ile kıyasladığıdır. Neyin bir parçası olduğunu düşünmedir. Kişi ne için yaşıyorsa, hayatındaki anlam ne ise ne için çaba sarf ediyorsa, o onun bir parçasıdır. Bunun için insanın yaşam gayesi çok önemli.”

 

SEVGİ NESNESİ DOĞRU BELİRLENMELİ

 

Sevginin her şeye gücü yeten ve evreni döndüren bir kavram olduğunu belirten Tarhan, “İmkânsız sevgiler ve imkansız aşklar vardır. Evlenmesi imkânsız, platonik aşkların varlığından bahsedebiliriz. Kişi platonik olarak sevdiği kişi için yanıyor, tutuşuyor, kitaplar, şiirler yazıyor ama imkânsız olduğundan dolayı da acı çekiyor. Bir de devam ettirilemeyen aşklar vardır. Kişi eşinin hiç ölmemesini ister mesela, o öldüğü zaman intihar eder. İnsan sevdiği kişinin ölümlü olduğunu unutuyor, ona yüksek bir anlam yüklüyor. En önemlisi sevgi nesnesini doğru belirlemek. İnsan çocuğunu farklı amaçla, farklı nedenle sever, eşini farklı nedenle sever, vatanını farklı nedenle sever. Aynı anda bir kalpte bir sevgi olacak gibi ön yargılar var. Bunlar hep yanlış” dedi.

 

SEVGİYİ İFADE ETMEK KUSUR OLARAK GÖRÜLÜYOR

 

Sevginin çeşitli ifade biçimleri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim kültürümüzde sevgiyi ifade etmeyi bir kusur, zayıflık olarak algılıyoruz biz maalesef. Özellikle ataerkil kültürlerde böyledir. Bu aslında Mezopotamya kültürüdür. Mezopotamya kültürünün içerisinde şiddet vardır. İtaati yücelten kültürlerde itaat etmeyene şiddet uygulayabilirsin deniyor. Bu yaklaşım sevgi ile itaati bağlanma değil de körü körüne inancı birleştiriyor. O yüzden sadece sevgi yetmiyor. Sevgi artı düşünce yani duygu artı düşünce birleştiği zaman inanç oluyor. İnanç olduğu zaman da uygulama eyleme dönüşüyor ama inanmak için sadece düşünce yetmiyor. Duygu ile düşüncenin birleşmesi gerekiyor. Bizim kültürümüzdeki o sevgi dilinde hediyeleşmek, takdir ve onay sözleri bir sevgi ifadesidir. Örneğin ‘Bir şeyi çok güzel yaptın, ellerine sağlık’ demek bir sevgi ifadesidir. Rol yaparak sevenler aslında kendi suçluluk duygularını gidermek için seviyorlar. Bir hata yapıyor sonra eşine hediye alıyor. Eşi de kocasının onu sevdiğini düşünüyor. Aslında kendi suçluluğu için yapıyor. Onun için sevginin bencil olmaması lazım. Diğer bir sevgi ifadesi fedakarlıktır.”

 

Haber / Menşure KARDEŞ