EDİRNE'NİN İLÇELERİ

UZUNKÖPRÜ (Uzunköprü'nin tarihi yerleri) II. Murat Camii (Muradiye Camii) Uzunköprü İlçesindeki Muradiye Mahallesi'nde bulunan II. Murad Camisi, Sultan 2. Murat tarafından 1443 yılında Uzunköprü ile

KÜLTÜR SANAT 11.11.2015 11:43:00 0
 EDİRNE

Selahattin camilerindendir . Muradiye Camii, asıl olarak etrafında imaret ve medreseyle birlikte bir külliyenin parçası olarak yapılmışsa da günümüzde sadece bu cami ayakta kalmıştır. Moloz taşından yapılan cami 22 metre  uzunluğunda 19 metre  eninde dikdörtgen planlıdır. İlk yapıldığında kubbeli olan caminin, 1621’de Sultan II. Osman döneminde yapılan onarımda kubbesi yıkılarak üzeri beşik örtülü çatı ile örtülmüş ve kurşun kaplanmıştır.

Osmanlı döneminde yapılan beşik örtülü camilerin en büyüğü

 Osmanlı döneminde yapılmış dikdörtgen beşik örtülü camilerin en büyüğüdür. 500 kişiyi alabilecek büyüklüktedir. Caminin yüksekliği 5.70 m olup, bu yükseklik bir cami için alçaktır. Bu nedenle de pencereleri üst örtünün saçaklarına kadar dayanmaktadır. Caminin önünde 3.80 m eninde 22.20 m uzunluğunda bir son cemaat sundurması yapılmıştır. İlk başlarda 12 ahşap direğin taşıdığı bu sundurmanın direkleri sonraki yıllarda yapılan onarımlarda kaldırılarak yerine bir duvar örülmüştür. Arka tarafında ise Uzunköprü’nün önde gelen şahıslarının defnedildiği bir mezarlık (hazire) alanı bulunmaktadır. Caminin duvarına bitişik olan minaresi kesme taştan olup, dikdörtgen bir kaide üzerinde Türk üçgenleri ile gövdeye geçilmektedir. Minare gövdesi yuvarlak ve tek şerefelidir. Caminin avlusu ikisi batıda biri doğuda olmak üzere üç kapılıdır. Batıda bulunan ana giriş kapısının üzerinde ünlü Osmanlı tarihçisi Abdurrahman Hibri tarafından yazdırılan ve caminin 1443’te II. Murat tarafından yaptırıldığını, 1621’de ise II. Osman tarafından tamir ettirildiğini belirten mermer bir kitabe bulunmaktadır. Caminin avlusunda ve giriş kapısının karşısında, piramit şeklinde bir külah ile örtülü şadırvan bulunmaktadır. Bu şadırvanın sekizgen prizma bir hazinesi ve sekiz musluğu vardır. Önceleri ahşap olan sekiz direği ise 1993 yılında yapılan yenileme çalışmasında demirli beton sütunlar ile değiştirilmiştir. Osmanlılarda ibadetlerden sonra cemaate ikram edilmek üzere şerbet dağıtma geleneği ilk defa Muradiye Camii şadırvanının musluklarından akıtılarak yapılmaya başlanmıştır.

 Aziz İoannis (Vaftizci Yahya Kilisesi )

1875 yılında o dönemde Uzunköprü’de yaşayan Rumlar tarafından Aziz İoannis Prodromos (Vaftizci Yahya) adına yaptırılan Ortodoks kilisesidir. Uzunköprü’nün Muradiye Mahallesi’nde bulunmaktadır. Moloz taştan inşa edilmiş, yer yer süs olarak tuğlalar kullanılmıştır. Üç nefli (salonlu) bazilika tipindedir. Yarım kubbelidir. Apsis (mihrap) ve çatısı alaturka kiremit ile kaplıdır. Apsis ve salonları yuvarlak kemerli dikdörtgen pencerelidir. Orta nefin duvarları altısı sağda altısı solda olmak üzere 12 Havari’yi tek tek betimleyen freskler ile bezenmiştir. Yapılış yılı olan 1875’ten Lozan Anlaşması’nda varılan Mübadele (Karşılıklı Yer Değiştirme ) kararı sonucu rumların 1924’te bölgeyi terk etmelerine kadar kilisede 17.000 ‘den fazla kişinin vaftiz edildiği bilinmektedir. Rumlar buradan giderken çanı da dahil olmak üzere kilise içerisinde bulunan tüm taşınır eşyaları beraberlerinde Yunanistan’a götürmüşler. Kiliseye ait olan büyük çan şu anda İskeçe Kilisesi’nde kullanılmaktadır. Bu tarihten 2011 yılına kadar kilise kullanılmadan atıl bir halde bırakılmıştır. Uzunköprü Belediyesi tarafından Kasım 2011 tarihinde başlatılan restorasyon çalışmaları 2013 yılında tamamlanmış, eski ihtişamlı görünümüne kavuşturulan tarihi kilise Fener Rum Patriği Bartholomeos’un da katıldığı büyük bir törenle 11 Mayıs 2013 tarihinde yeniden açılmıştır. Günümüzde kilise Kültür ve Sanat Merkezi olarak hizmet vermektedir.

Gazi Turhan Bey Camii ve Türbesi

Osmanlı sultanları II. Murat ve Fatih Sultan Mehmet döneminin en önemli komutanlarından biri olan Gazi Turhan Bey için yapılan cami ve türbedir. II. Murat’ın damadı ve Fatih Sultan Mehmet’in kayınbiraderidir. Mora fatihi olarak bilinen Gazi Turhan Bey’in babası Paşayiğit ve oğlu Ömer Bey de dönemlerinin önde gelen komutanlarındandır. 2. Kosova ve Varna savaşlarında büyük yararlılıklar göstermiş, Balkanlar’da fethedilen yerlere Türkmen aşiretlerin yerleştirilmesinde önemli rol oynamıştır. İstanbul’un fethi sırasında Avrupa’dan gelen yardımı önleyen de kendisidir. Her ne kadar doğum ve ölüm tarihi tam olarak belli olmasa da kendisinin 1456 yılının ortalarına doğru vefat ettiği ve Kırkkavak Köyü’nde kendisi için yaptırılan türbeye defnedildiği bilinmektedir. Yaptığı önemli hizmetlerden dolayı 1454 yılında bugün Uzunköprü’ye 8 km uzaklıkta olan Kırkkavak köyü Gazi Turhan Bey’e vakıf olarak verilmiş, o da burada büyük bir Külliye inşa ettirmiştir. Meşhur Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi 1658’de bu köyü gezmiş ve Seyahatname’sinde köyün güzel bir hanı, hamamı ve camisi olan bir yer olduğundan bahsetmiştir. Günümüzde ise bu Külliye’den geriye sadece cami ve türbesi kalmıştır. Gazi Turhan Camii ve Türbesi çağdaşı türbe ve camilerle yapısal olarak aynı karakteristik özellikleri taşımaktadır. Her ikisi de süsleme bakımından oldukça sade tutulan kompleksin camisi moloz taş ve tuğladan, türbesi ise kesme taştan kare planlı olarak inşa edilmiş ve üzerleri kurşun kaplı birer kubbeyle örtülmüştür. Tek şerefeli bir minareye sahip olan camide ahşaptan bir son cemaat sundurması da bulunmaktadır. Son zamana kadar oldukça kötü durumda olan cami ve türbe baştan başa bir restorasyondan geçirilerek 2008 yılında ziyarete açılmıştır.

Kent Müzesi

Uzunköprü Belediyesi Kent Müzesi eski Tekel (Reji) binasının restore edilerek müzeye dönüştürülmesi sonucu 16 Aralık 2013 tarihinde hizmete açılmıştır. Başlı başına tarihi eser niteliği taşıyan müze binası 1900’lü yılların başında özel konak olarak yaptırılmış, 1939’dan itibaren ise Tekel depo, satım ve lojmanı olarak kullanılmaya başlanmıştır.1990’larda Uzunköprü’de Tekel işletmesinin kaldırılmasından sonra bina boş bırakılmış ve neredeyse yıkılma noktasına gelmiştir. Tarihi niteliğine uygun olarak müzeye dönüştürülerek kurtarılan bina, ilçenin sahip olduğu tarihi eserlere ev sahipliği yapan bir merkeze çevrilmiştir. İki katlı ve altı odalı olan müzenin her bir odası tarihi eserlerin türlerine göre ayrı ayrı sergilendiği bölümlere dönüştürülmüştür. Alt katta bulunan ilk üç bölümde kente ait olan tarihi eserler toplu olarak sergilenirken, Yaşam Odası, Gelin Odası, Kahve Köşesi gibi bölümlerin olduğu üst kattaki odaların her biri ise geçmiş hayatın tekrar canlandırıldığı ve ziyaret edeni o dönemin gündelik hayatından sahnelere götüren yerler haline getirilmiştir. Müzeye giriş ücretsiz olup Pazartesi hariç her gün ziyarete açıktır.

Hazırlayan/Seyit SÜREN