EDİRNE CAMİLERİ-7

Edirne' de Talat Paşa Bulvarı'nda, Ayşe Kadın Camii ve Siti Sultan Camii arasında yer alır. Cami geniş bir avlu içindedir. 2'nci Sultan Selim dönemi defterdarlarından Mustafa Paşa tarafından Mimar Sinan'a yaptÄ?

GÜNDEM 3.07.2015 17:16:00 0
EDİRNE CAMİLERİ-7

Dört silindir sütun üzerine kemerlerle geçiş sağlanmış, düzgün kesme taştan son cemaat yerinin üzeri biri manastır tarzı 3 kubbeyle örtülmüştür. Kuzeyindeki cephede i2 sağda, 2 solda olmak üzere 4 pencere ve bunların ortasında taç kapısı bulunur. İkişer pencere arasında, sağda ve solda nişli iki dış mihrap yer almaktadır. Diğer üç yüzeyde ise 3' er sıra üzerine 9' ar pencere camiyi doğal ışıklandırmaktadır.Harim bölümü kare planlı Defterdar Camii' nin üzeri ana kubbeyle örtülüdür. Minaresi ise batı cephesinin kuzey ucuna bitişik konumlandırılmıştır. Çok zengin süslemeler görülmeyen yapıda, bunun sebebinin geçirdiği onarımlarda orjinalliğinden çok şey kaybetmiş olduğu düşünülebilir. Kadınlar mahfeli ve mimber ahşap olup, çok sonradan eklenmiştir.

 

GAZİ HOCA CAMİİ

 

Caminin yapım tarihi ne yazık ki tespit edilememiştir. 15.yy sonu ve 16.yy.'ın ilk çeyreği arasında bir tarihte yapıldığı kuvvetle muhtemeldir. Cami kare planlı olup, tek kubbeli ve tek minarelidir. Yapının taç kapısı kuzey cephesinin doğu ucuna konumlandırılmıştır. Minare ise doğu cephesinin kuzey ucuna yanaşıktır. Cami aynı isimli mahallede, aynı isimli sokak üzerinde yer almaktadır.

 

GAZİ MİHAL CAMİİ

 

Gazi Mihal Camii 1421 yılında, Osmanlı' nın önemli akıncı ailelerinden Mihailoğulları'ndan Gazi Mihal adına yapılmıştır. Gazi Mihal aynı zamanda bu sülalaenin en bilindik ismi Köse Mihal’ in de torunudur. Kesme taş kullanılarak yapılmış bu cami, harimin içinden girişi olan ve iki yanında yer alan iki tabhanesiyle tabhaneli camiler sınıfına girmektedir. Revaklı bir girişe sahip camiye, kuzey yönünden nişli bir taç kapı ile girilir. Bu bölümü asıl ibadethane bölümüne gelmezden önceki orta sofa izler. Son cemaat yeri ve tabhaneler çapraz tonozlar ve kubbelerle örülmüştür. Diğer camilerde rastlanmayan bir uygulamaya bu camide rastlarız. Orta sofanın solunda yaşlıların, eğilmeden namazlarını eda etmeleri için oturabilecekleri ve secdeye varmalarına olanak veren 3 sıra oturma yeri görülmektedir. İbadet yeri harimin güney kısmına yakın olup, orta sofadan birkaç sıra merdivenle yükseltilmiştir. İç bölümden beşik tonozlarla örtülüdür. Dıştan ise bu bölüm bir kubbe çatıyla örtülmüştür.

 

TUNCA NEHRİ KIYISINDA YER ALMAKTADIR

 

 Kuzeydeki taç kapı ve mihrap süslemeleriyle öne çıkar. Bazı bölümlerde mermer kullanımına rastlanırken, tabhane bölümleri de dahil süslemelerde geometrik uygulamalara rastlanır. Tüm bunlara rağmen zengin bir süsleme üslubuna sahip olduğu söylenemez. Geniş yüksek duvarlarla çevrili bahçesi, Tunca nehri setinin kıyısında yer almaktadır. Dönem dönem sel baskınlarına uğramış olan cami harap halde, 1953 yılından 1998 yılına değin 45 yıl ibadete kapalı kalmıştır. Avlusunda taç kapının kuzey yönünde ahşap bir çatıyla örtülmüş, geniş bir silindirik yapıyı çevreleyen abdest muslukları bulunmaktadır.Caminin batı ve güney yönünde geniş bir haziresi yer almaktadır. Haziresinde Gazi Mihal, eşi ve kızı ile caminin imamları ile çeşitli kişilere ait mezarlar bulunmaktadır. işin içler acısı olan kısmı, bu hazire defineciler tarafından maalesef ki zaman zaman saygısızca tahriplere maruz kalmıştır.

 

HASAN SEZAİ GÜLŞENİ DERGAHI CAMİİ

 

Hasan Sezai, Mevleviliğin Gülşeni yoluna mensup ve bu yolun ikinci piri mertebesine yükselmiş, İslam alimlerinin ve evliyaların ulularındandır. Bugünkü Yunanistan sınırlarında kalan Gördes ( Şimdiki adı Korent ) şehrinde 1669 yılında doğan Hasan Sezai Gülşeni, Edirne’ de 1738 yılında vefat etmiştir. Döneminde etkili olan bu kişilik etrafında, Edirne’ de Bostanpazarı mevkii denilen yerde Gülşeni dergahı yükselir. Dergah olarak kullanılan bu alanda çeşitli dönemlere de yaşanan yıkımlarla özgün yapıların çoğu yitirilmiştir. Bugün Hasan Sezai hazretlerinin de yattığı iki türbe hücresi göze çarpar. Geniş bir avlu içerisinde bir şadırvan ve bahçesinde büyükçe bir haziresi bulunmaktadır. Burada bir ibadet yeri bulunduğunu, bugün Vakıflar Müdürlüğünce ayağa kaldırılmak istenen temel kazılarından ve hemen bu binaya bir zamanlar bitişik olduğunu anladığımız bir yere tutunmadan bahçe ortasına tek başına yükselen minareden anlaşılmaktadır.

 

Hazırlayan/Seyit SÜREN