Şşşş…Sen… Zihninden geçen o sesi duyuyor musun?
Gün içerisinde sanki beynimizde konuÅŸan ve adını koyamadığımız o ses, bazen doÄŸru ÅŸeyler
söyleyen bazen moralimizi bozan, bizimle sürekli tartışan, zaman zaman yargılayan o sesten
söz ediyorum. “Yapamazsın, beceriksizsin, zaten hep böyleydin, boÅŸuna uÄŸraÅŸma yine
olmayacak, insanlar senin yetersiz olduÄŸunu düÅŸünecek…” Peki sus artık sus diye zaman
zaman zorladığınız belki de bastırdığınız tüm bu cümlelerin altında, zihnimizdeki o seste,
neler taşıyoruz? Bunlar baÅŸkalarının düÅŸünceleri mi? Yoksa öz eleÅŸtirinin hiç susmayan sesi
mi?
Bazen zihnimizde bir hikaye yazıyor, kahraman olarak da kendimizi seçiyoruz. Ya zihnimizin
yazdığı hikayeler doÄŸru deÄŸilse? İçimizdeki ezilen ve eleÅŸtirilen taraf kendisini rahatlatacak
bir ÅŸeyler aradığında hemen onu çürütmek için güçlü nedenler aramaya baÅŸlarız. Bu güçlü
nedenler her ne kadar bizi ilk aÅŸamada rahatlatsa da ardından mantıksız, saçma ve abartılı
bulur, yine kendimizi o sese kaptırırız. Hepimiz yakın arkadaşımız, ailemiz, sevdiklerimiz
üzüldüÄŸünde onları avutur, olumlu ÅŸeyler görmeleri adına teÅŸvik ederiz. Aynı özeni, anlayışı
kendimize göstermekte ise sorun yaşıyoruz. İnsanlardan önce biz yargılıyoruz kendimizi,
belki de bu sebeple bu kadar öfkeli, hassas veya kaygılı oluveriyoruz ilk düÅŸmemizde…
Peki, nasıl kontrol edeceÄŸiz bu sesi? Önce o sesin bizim kendi benliÄŸimizi yansıtmadığını fark
ederek, zihnimizdeki sesi deÄŸil yapabildiklerimizin ve yapabileceklerimizin sesini dinleyerek.
Benim dışımda herkes Ben’im ile iliÅŸkisine mesafe getirebilir, ben yapamam. İyi de olsa kötü
de olsa kendimi kabul etmem ve dost olmam gerekir. En mükemmel, en beÄŸenilen olmamıza
gerek yok. Hiç birimiz mükemmel deÄŸiliz, herkes hatalar yapıyor. Hata yapmak insan
olmanın bir parçası deÄŸil mi zaten?
Gamze KOÇAK/Psik. Dan. Ve Rehber ÖÄŸrt.