Soğuk algınlığı salgınına karşı hangi önlemler alınmalı?

Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, “Son günlerde çevremizde yoğun olarak duyduğumuz söz ‘herkes hasta’ Hastane acillerinde enfeksiyon, göğüs hastalıkları, kulak burun boğaz polikliniklerinde çok yoğun hasta birikimi var” dedi.

YAŞAM SAĞLIK 4.05.2024 16:53:00 0
Soğuk algınlığı salgınına karşı hangi önlemler alınmalı?

“Son günlerde çevremizde yoğun olarak duyduğumuz söz ‘herkes hasta’ Hastane acillerinde enfeksiyon, göğüs hastalıkları, kulak burun boğaz polikliniklerinde çok yoğun hasta birikimi var” diyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, bunun yanında hastane yatışlarının da çok arttığını hatta yoğun bakımlarda grip ve benzeri hastalıkların akciğer enfeksiyonları komplikasyonlarıyla dolmaya başladığını söyledi. 

 

Yaşanan bu durumu “soğuk algınlığı salgını” olarak tanımlayan Prof. Dr. Sönmezoğlu, alınması gereken önlemlerle ilgili bilgi verdi.2020 yılında başlayan ve 2023'e kadar hızını kesmeyen Covid-19 salgınının etkileri yeni yeni kaybolmaya başlarken, 2023 yılının kasım ayından itibaren sadece ülkemizde değil, Avrupa'nın çoğu ülkesinde ve Kuzey Amerika ülkelerinde de ağır bir solunum yolu enfeksiyonlarından bahsedildiğini anlatan Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, bu salgının “tripledemik” yani 3'lü virüs salgını olarak tanımlandığını söyledi.

“BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİN VİRÜSLERİ UNUTMASI HASTALIKLARA NEDEN OLDU”

 

Sönmezoğlu, “2020 Covid salgını sırasında ve 2022 ve 2023 sezonunda, her kış görmeye alışık olduğumuz influenza görülmedi. Çünkü 3 yıl boyunca insanlar evlerinde kapalı kaldılar, dışarı çıkınca maske taktılar. Dolayısıyla insanların bu virüslere karşı bağışıklığı belirgin olarak düştü. Bu yıl da her yıl görmeye alışık olduğumuz influenza salgını yeniden ortaya çıktı. Çünkü insanlar artık bir araya gelmeye başladı, korunma önemleri azaldı. Dolayısıyla bağışıklık sistemimizin unuttuğu virüsler hızlı ve kolayca yayıldı. Şu an özellikle İstanbul ve çevre illerde çok ciddi vaka birikimi var. Hastane acillerinde enfeksiyon, göğüs hastalıkları, kulak burun boğaz, polikliniklerinde çok yoğun bir hasta birikimi var. Acil serviste kuyruklar oluşmaya başladı. Hastane yatışları çok arttı. Hatta yoğun bakımlarda bu grip ve benzeri hastalıkların akciğer enfeksiyonları komplikasyonlarıyla dolmaya başladı. Dolayısıyla çok ciddi bir vaka birikimi var” dedi. 

 

“BU 3 VİRÜS BİRBİRİNE KARIŞMAYA BAŞLADI”

 

Covid 19’un soğuk algınlığı gibi bu virüslerin arasındaki yerini koruduğunu söyleyen Sönmezoğlu,görülen vakalar arasında yüzde 20 oranında Omicron varyantının bir alt grubu olan yeni bir varyant olduğunu söyledi. Hatta bunun daha sık duyulacağına işaret eden Sönmezoğlu, “Aşı olan ya da covid geçirenlerin de buna karşı bağışıklığı zayıf olduğu için herkeste görülüyor. Hiç geçirmemiş evinde hep kapalı kalmış,‘ben 3 sene hiç yakalanmadım’ diyen herkes şu dönem covid geçiriyor. Hatta daha sık duyacağımızı söyleyebilirim.Unutulan Influenza A (grip) ve pandemi döneminde kaybolan RSV virüsüyle birlikte üç virüs birbirine karıştı. Önceki yıllarda RSV her zaman salgın yapar ama kasım, aralık gibi biterdi. O biterken de influenza başlardı. Şimdi bu 3 virüs birbirine karışmaya başladı. O nedenle insanlar, burun akıntısı, öksürük ve kırıklık şikayetlerinin tam geçmek üzereyken yeniden başladığını söylüyor. Yani bitmeyen bir enfeksiyon ve buna bağlı şikayetlerden bahsediyor. Aslında bu durumun nedeni virüslerin arka arkaya etki etmesi. Azalmış bağışıklıkla birlikte salgın boyutundaki bu tablo görülüyor” ifadelerini kullandı. 

 

“RİSKLİ GRUPTA OLANLAR DİKKAT” 

 

Bu sorunun toplumun her kesiminden ve her yaş grubundaki insanı etkilediğini ancak özellikle daha ağır seyreden, hastaneye yatması gereken hatta yaşam kaybıyla sonuçlanan riskli grupların olduğuna dikkat çeken Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanıc, “Özellikle 5 yaşın altındaki çocuklar, 65 yaşın üstündekiler daha ağır geçiriyor. Bunun yanında 70 yaşın üstündekileri, bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananları riskli gruplar olarak tanımlıyor ve bu kişilerin mutlaka hastane gitmelerini öneriyoruz. Klinik olarak ilk muayene sırasında yaşanan RSV, influenza ya da Covid olup olmadığı kesin olarak ayırt edilemiyor. Vakaların hepsinde ateş, kırıklık, vücut ağrıları, sırt ağrıları, boğaz ağrısı ve öksürük görülüyor. Öksürük çok uzun bir süre kuru ama daha sonra balgamlı hale dönebiliyor ve alıştığımız enfeksiyonlardan farklı olarak daha uzun süren bir kuru öksürük oluyor. Hastalar göğüs ağrısı, kaburga ağrıları, sırt ağrılarından yakınmaya başlıyor” dedi. 

 

“HASTALIKLARIN BELİRTİLERİ AYNI OLSA DA TEDAVİLER FARKLI”

 

Belirtiler farklı olsa da enfeksiyonlarda farklı tedavi protokolleri uygulandığını ve bu nedenle de özellikle riskli gruptaki kişilerin mutlaka tanıya göre tedavi edilmesi gerektiğini söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Sönmezoğlu, “Hem covid hem de influenza için tanı konulduğunda kullandığımız etkin ilaçlar var. RSV, çocuklarda özellikle de bir yaşın altındaki çocuklarda, zatürreye hatta yaşam kaybına yol açabiliyor. Çocukluk astımlarının temelinde de RSV virüsü yatıyor. Bu nedenle tanı koyarak ona göre bir tedavi düzenliyoruz. Dolayısıyla eğer çocuk ya da yaşlı kişiler enfeksiyonu ağır geçiriyorsa mutlaka hastaneye başvurması ve tanı konularak uygun tedavi görmesi çok önemli. Çünkü bu sayede hem kısa sürede iyileşmesi sağlanabilir hem de başkalarına bulaştırması önlenebilir” ifadelerini kullandı. Yaşanan bu durumdan etkilenmemek için bazı önlemlerin alınmasının şart olduğunun altını çizen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı şunları anlattı: “Öncelikle maske ve hijyen önlemlerine karşı dikkatimizi yoğunlaştırmalıyız. Özellikle, otobüs, metro, metrobüs gibi toplu taşıma araçlarında, asansörde ve daha kalabalık yerlerde maske takmakta fayda var. Çünkü hafif belirtilerle seyreden kişiler bile birkaç metre alandaki herkese enfeksiyonu bulaştırabilir. Her ne kadar insanlar maske kullanmaktan bıkmış olsa da eğer yakın mesafede kapalı alanda bulunacaksa kesinlikle maske kullanılmasını öneriyorum. Bizim hastanelerimizde yeniden uygulamaya döndük. Açık havada bir metreden daha uzun mesafe bulunacaksa maske kullanmanın çok anlamı yoktur. Bunun yanında el yıkamak çok önemli. Çünkü dokunduğumuz her yerden virüsü alma riskimiz var. Bu nedenle el hijyeni konusuna aynı bir önem verilmeli. Bir diğer önemli konu da şu kış döneminde tokalaşma belki ama sarılıp öpüşmeyi özellikle risk gruplarında yapmamak gerekir” dedi.

 

Haber / İrem BANÇO