Tekirdağ'ın dini ve kültürel hayatı konuşuldu

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından çevrimiçi '2. Uluslararası Geçmişten Günümüze Tekirdağ'da Dini ve Kültürel Hayat Sempozyumu düzenlendi. Sempozyumda konuş

GÜNDEM 20.06.2021 12:19:00 0
Tekirdağ

Tekirdağ’ın sosyal ve kültürel yapısını ortaya koymak, analiz etmek ve Tekirdağ’da dinî eğitime katkı sunmuş şahsiyetlerin hizmet ve faaliyetlerinin tanıtılmasına ve değerlendirilmesine imkân sağlamak, katkıda bulunmak amacıyla düzenlenen ve Youtube üzerinden yayınlanan sempozyuma TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Tekirdağ Valisi Aziz Yıldırım, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Eker, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Keskin ve çok sayıda akademisyen katıldı.

 

“ÇOK KIYMETLİ BULUYORUM”

 

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Rumeli fütuhatı, Osmanlı başkentlerinin mücavir alanı, Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı olan Tekirdağ’ımız, kadim tarihi, zengin kültürü, stratejik konumu, yüzlerce kültür varlığının günümüze yansıyan izi ve dost canlısı insanlarıyla bir cazibe merkezi olmayı sürdürüyor. İnancımız gereği eşrefi mahlukat olarak yaratılan insanın mesuliyeti sadece şahsıyla sınırlı değildir. Bizim dünya görüşümüzde sadece kendimizi kurtarmamız ebedi kurtuluşa ermemiz için yeterli değildir. Bizim ailemizden başlayarak hanemizi, mahallemizi, şehrimizi, ülkemizi ve bütün dünyayı kuşatacak nitelikte iyilik ve güzellikle buluşma mesuliyetimiz vardır. Bu ulvi mesuliyetin bir tezahürü olarak Tekirdağ’ımızda dini ve kültürel hayatı konu edinecek bu sempozyumu çok kıymetli buluyorum” dedi.

 

ŞENTOP, TEKİRDAĞ’IN TARİHİ HAKKINDA BİLGİ VERDİ

 

“Tekirdağ, eski adıyla Rodosçuk ya da Tekfurdağı olan şehrimiz M.Ö. 4000’li yıllara Traklara kadar uzanan bir liman kenti olarak kadim tarihe sahiptir” diyen TBMM Başkanı Şentop, “Orhangazi’nin büyük oğlu Gazi Süleymanpaşa Rumeli’ye 1354’te Gelibolu üzerinden gelerek Tekirdağ’ın bugünkü ilçelerini Osmanlı sınırlarına katmış ve Rumeli Fatihi ünvanını almıştır. Osmanlı şairlerinin hayatlarının ele alındığı Şuara Tezkirelerine girmiş Tekirdağ ve çevre ilçelerinden 73 divan şairine sahip bir beldenin torunlarıyız. Biz de bu bilinç ile hareket ederek ekmeğini yiyip suyunu içtiğimiz şehrimizin sahip olduğu ilmi, kültürel ve tarihi değerleri ortaya çıkartmayı, korumayı ve gelecek kuşaklara aktarmayı görev addediyoruz” dedi.

 

“HER TOPLUM KENDİ MEDENİYETİNİ OLUŞTURUR”

 

Meclis Başkanı Şentop’un ardından İlahiyat Fakültesi Dekanı Sempozyum Düzenleme Başkanı Prof. Dr. Hasan Keskin, Tekirdağ Namık Kemal Üniversite Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin bir konuşma yaptılar. Sonrasında konuşan Vali Yıldırım, “Her toplumun arkasında onu oluşturan bir inanç ve kültür vardır. Her toplum kendi medeniyetini oluşturur, bunu yaparken de karşılaştığı pek çok kültürden etkilenir. Bizim gibi tarihinde medeniyet ve şehirler kurmuş, göç hadisesine konu olmuş milletlerin de kendini sadece yalın ve etkilenmemiş olarak muhafaza etmemesi mümkün değildir. Osmanlı’nın Rumeli’ye geçişi ve Rumeli’yi fethetmeye başlamasından kısa bir süre sonra şimdiki Tekirdağ toprakları da Osmanlı topraklarına katılmıştı. Rumeli’ye geçiş ve hala gönül coğrafyamız olan Balkan topraklarında 500 yıl kadar yaşayan ecdadımız, Anadolu’ya döndüklerinde kültürümüze zenginlikler katmıştır” dedi.

 

“TEKİRDAĞ’IMIZ ÜÇ KEMALLER DİYARIDIR”

 

“Biz bu topraklara Türk ve Müslüman olarak, kültürümüz ve inancımızla geldik” diyen Vali Yıldırım, “Tekirdağ’ımız “Üç Kemaller Diyarı” olarak anılmaktadır. Üç Kemal’den biri, kültür ve medeniyetimizin büyük şairi Yahya Kemal'e göre, bizim güçlü bir inanış geleneğimiz vardır. Bu gelenek, nesillerin vicdan ve karakter terbiyesine göre yetiştirilmesi suretiyle nesilden nesile devam etmiştir. Hayatımızı Mimar Sinan üslûbu, Fuzuli inanışı, Yunus Emre derinliği, Nedim inceliği ve Mevlâna muhabbeti ölçüleri içinde tanzim ettik.. Bu saygı, bu iman ve bu derinlik;Osman Gazi olup, Kur'an karşısında el pençe sabahlayan, Yavuz olup Mukaddes Emanetlerin önünde yaya yürüyen, Kur'an yazısı diye Hat Sanatını deha ölçülerine çıkaran, Hat Sanatından bir örnek mimarisinde Allah'ın birliğini bulup sadelikteki ihtişamı âbideleştiren bir büyük milletin inanış ve hayat tarzı bir güzellikler demeti halinde karşımıza çıkar” ifadelerini kullandı.

 

“TEKİRDAĞ’DA İZ BIRAKTILAR”

 

Yahya Kemal Beyatlı, Namık Kemal gibi, Ömer Ziyaeddin-i Dağıstani, Mustafa Feyzi Efendi, Nev’i Efendi, Hayrabolulu Mehmet Hasib gibi şahsiyetlerin de hayatları ve eserleriyle Tekirdağ’da iz bıraktığını belirten Vali Yıldırım, “Hayata onların açtığı gönül penceresinden bakıyoruz. Ve yine biz, gittiğimiz her yere barış götürmeyi, ötekileştirici değil birleştirici olmayı, nefret yerine sevgiyi ve affediciliği, şüphe olan yere inancı, ümitsizlik olan yere ümidi, karanlık olan yere aydınlığı, üzüntü olan yere sevinci götürmeyi, onlardan ve eserlerinden öğrendik. Bunları inanç ve hayat tarzı edindik” şeklinde konuştu. Vali Yıldırım’ın konuşmasının ardından devam etmek üzere sempozyuma ara verildi.

 

Haber / Menşure KARDEŞ