Yağışlar ve karların erimesiyle nehir ve derelerin debileri yükseldi

Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, özellikle Trakya'da etkili olan sağanak yağış ve karların erimesiyle nehir ve derelerin debilerinin yükseldiğini belirtti.

GÜNDEM 7.02.2021 13:26:00 0
Yağışlar ve karların erimesiyle nehir ve derelerin debileri yükseldi

Bölgenin son zamanlarda mevsim normallerinin üzerinde bir yağış almasının sevindirici olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tecer, “Buna sevinebiliriz ama yer altı sularındaki oranın ne kadar arttığını söylemek çok zor şu aşamada. Bunların gözlem istasyonuna ulaşması ve ölçümlerinin yapılması lazım ama şunu söyleyebiliriz, son zamanlarda yağan yağışlar hızlı ve kısa süreli yağdı. Dolayısıyla bunların yer altı sularına ulaşması süreci bu kadar çabuk olmaz. Bu kadar kısa sürede yer altı sularındaki rezervin büyük miktarlarda arttığını söyleyemeyiz. Bunun için ölçüm istasyonlarına bakmamız lazım. Henüz daha erken, sızıntıya geçmesi lazım bunların. Ama yüzeysel sularda belirgin bir artışı müşahede edebiliyoruz. Bölgedeki barajlarda, göl ve göletlerde yağan yağmurlarla aşağı yukarı mevcut rezervin iki katına kadar bir doluluk olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

 

“YER ALTI SULARININ REZERV OLARAK KULLANILMASI GEREKİYOR”

 

Bölgemizde yer altı sularının alarma verdiğini, hala o durumun düzelmediğini kaydeden Prof. Dr. Tecer, “Yer altı sularının burada bir rezerv olarak kullanılması gerekir. En önemli parametre yer altı suyu rezervinin yıllık dolum miktarıyla oradan çekilen miktarın dengede olması gerekir. Bölgemizde aşağı yukarı 12 yer altı suyu kaynağı var. Bunların yarısında kullanım oranları beslenim oranlarının yüzde 75 daha üzerinde. Yani 1.75 seviyesindedir. Yani 1 metreküp yer altı suyu rezervine ulaşıyorsak 1.75 metreküp suyu tüketiyoruz demektir. Öncelikle yer altı sularının kullanılmasının miktarının azaltılması lazım. ‘Yağan yağmurlarla yer altı sularının rezervleri dolacak, biz de rahat rahat üretim yapacağız, tüketeceğiz ve yer altı suyu seviyesi sürdürülebilir hale gelecek’ dememiz şuanda çok olası değil” ifadelerini kullandı.

 

“KULLANIM ORANLARI, SÜRDÜRÜLEBİLİR HALE GETİRİLMELİ”

 

Yer altı sularının kullanım oranlarının sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Tecer, “Yani üretimde kullanıyorsak ki bu bölgede hem üretimde kullanılıyor, hem tarımsal sulamada kullanılıyor hem de içme ve kullanma suyu olarak su rezervlerini kullanıyoruz. Bunları depolamamız gerekmiyor ama sürdürülebilir bir şekilde kullanımını sağlamamız lazım. Yani kullanım oranlarını her tesisin, her sanayi bölgesinin ya da her yerleşim biriminin faydalı kullanım miktarlarının belirlenmesi, bu faydalı kullanım miktarları üzerinde bir yer altı çekimi yapmamamız gerekiyor” dedi.

 

“KİRLİLİKTE SEYRELME MEYDANA GELDİ”

 

Bölgede endüstriyel faaliyetler ve evsel kentsel kullanım amaçlı oluşan atık suların, bölgedeki yüzeysel suların üzerinde büyük bir tehdit olduğunu ve kirliliğe sebebiyet verdiğini kaydeden Tecer, “Sürekli kirli akan sularımız var. Son yağan yağmurlar kirliliği azaltır mı sorusuna ancak seyreltebilir diyebiliriz. Ama endüstriyel faaliyetler kirletmeye devam ettikçe bu kirlilik süregelecektir. Fakat son yağışlarla birlikte bu bölgedeki derelerdeki debinin artması kirliliğin seyrelmesi anlamına gelir. Bir miktar kirlilikte seyrelme meydana gelmiştir ama temizledi demek çok doğru olmaz” diye konuştu. Derelerin kirlenmemesi, bu kirliliğin önüne geçilebilmesi için sürdürülebilir üretim yapılması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Tecer, “Sanayi bölgelerinden çıkan atık suların arıtılarak deşarj edilmesi gerekiyor ki buradaki endüstriyel faaliyetlerin yoğunluğu, su kullanım miktarlarını düşündüğümüz zaman buradaki derelerin, ırmakların ve çayların bu kirlilik yükünü taşıma imkan ve ihtimali yok. Suların arıtılması veya suların tekrar geri kazanılarak tekrar kullanılması gerekiyor. Arıtma tesislerinin biran önce devreye girmesi, dereleri kirletmeyecek, alıcı ortamın karakteristiğini bozmayacak seviyelerde arıtma yapmak gerekiyor. Yani derelerdeki kirliliğin yağışlarla azalabileceğini beklemek çok olası bir şey değil” dedi.

 

“YAĞMUR SULARI AYRI ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİLMELİ”

 

Yağmur sularının da ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, “Yağmur sularının ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Yani bölgeye yağan yağmur sularının yüzeysel sulara ve yer altı sularına karışması doğal seyrinde mümkün. Ama bundan ziyade özellikle bu bölgede yağmur sularından gri su elde edilerek bunları hem üretimde hem de çeşitli ihtiyaçlarımız için kullanmamız mümkün. Özellikle kentsel alanda yağmur sularının kanalizasyon sularından ayrıca toplanarak uygun depolarda uygun arıtma sistemleriyle arıtılıp tekrar kullanılması mümkün. Park ve bahçelerin sulanmasında bunları kullanabiliriz. Endüstriyel üretimde bunu kullanabiliriz. Bunun örnekleri var Avrupa’da da dünyada da. Bu bölgede de gerçekten ciddi anlamda su sıkıntısına bir katkı verecek bir çözüm olabilir. Yağmur sularını herkes, her endüstri bölgesi, her yerleşim bölgesi ayrı olarak toplar, depolar, çok sofistike olmayan bir arıtma sistemiyle arıtarak gri su dediğimiz suyu elde edebiliriz ve bunu da çeşitli ihtiyaçlarımızda kullanabiliriz. Bunun da bu bölgede yapılması gerekir” dedi.

 

Haber / Gülveren ALTUNOĞLU