"Ekran sayısını indirin, kitap sayısını arttırın"

Başakşehir Okulları'nda 'Teknoloji, Oyun, Sosyal Medya Bağımlılığı' konulu seminer düzenlendi. Semineri veren Yavuz Samur, "Ekran sayısı arttıkça bağımlı olma riski artıyor. Evdeki kitap sayıs?

GÜNDEM 19.01.2020 12:00:00 0
"Ekran sayısını indirin, kitap sayısını arttırın"

Seminer cumartesi günü 11:00-13:00 saatleri arasında Başakşehir Okulları Konferans Salonu'nda Bahçeşehir Üniversitesi Bilgisayar ve Teknolojileri Eğitimi Bölüm Başkanı Yavuz Samur tarafından verildi. Sosyal medyanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinin vurgulandığı seminere veliler çocukları ile beraber katıldı. 

 

"TEKNOLOJİ BU NOKTADA ÇOK DOĞRU BİR YOL"

 

Yavuz Samur, çocukların çok fazla zaman geçirdiği uygulamaların içeriğinin incelenmesi gerektiğini vurgulayarak, velilere, "Çocuklarınıza kitap alırken titiz davranıyorsunuz. Başlığına ve içeriğine bir göz atmadan almıyorsunuz. Kitap okurken bu kadar titiz davranıyorsunuz da nasıl oluyor da çocukların kitaplardan daha fazla zaman geçirdiği oyun ve uygulamaları incelemekte bu titizliğinizden vazgeçiyorsunuz?"  sorusunu yöneltti. Samur, "Asıl titiz davranılması gereken uygulamalar ve oyunlar. Çünkü çocuklar uygulamalarla daha fazla aşır neşir oluyor. O yüzden çocuğunuzun telefonunda ve tabletinde hangi uygulamaların, hangi oyunların olduğunu bilmelisiniz. Çocuğunun telefonunda hangi oyun ve uygulamaların olduğunu bilmeyen anne babayla çocuğunun kitaplığında hangi kitapların olduğunu bilmeyen anne baba aynıdır." dedi. "Çocukların damarından gireceksiniz" diyen Samur, "Çocuklar teknoloji, oyun ve sosyal medya ile ilgili konuşmayı çok seviyor. Çocuklarla bu konular hakkında konuşabilmeliyiz ki içeriği anlayabilelim. Ve biz onlarla bu konuları konuşmadığımız müddetçe arayı açıyoruz, çocuktan uzaklaşıyoruz. Halbuki yaklaşmamız lazım. Onlarla daha çok muhabbet etmemiz lazım ki teknoloji bu noktada çok doğru bir yol. Teknolojiyi kullanarak çocuklarla muhabbet edebilirsiniz." ifadelerini kullandı.

 

"EKRANSIZ YEMEK YİYELİM"

 

Telefonsuz yaşayamama rahatsızlığından da bahseden Samur, "Nomofobi; telefonsuz yaşayamama rahatsızlığıdır. Telefon olmadığında elinin ayağının titremesi nomofobi oluyor. Birde 'fomo' var. Fomo da, 'acaba bir şey kaçırdım' diye düşünme rahatsızlığı. Telefonsuz yaşayamamak gibi bir şey." dedi. "Kimler yemek yerken masada ekran kullanmaya izin vermiyor?" diye soran Samur, "Bu çok önemli bir şey. Ben diyorum ki ekransız yemek yiyelim. Yemek masası nedir? Yemek masası nadir bir araya geldiğimiz, nadir yüz yüze bakabildiğimiz yerlerden bir tanesi. Orada en azından günü değerlendirelim. Birbirimiz ile sohbet edelim, muhabbet edelim. Özellikle ekransız yemek diye her yerde uyarıda bulunuyorum." diye konuştu. 

 

"YASTIĞIN ALTINA TELEFON KOYMAYIN"

 

"Bazı mekanlarda ve alanlarda teknolojiye sınırlama getirmelisiniz" diyen Samur, "Bu bir kural olmalı, yasak değil. Çocuğunuz yatarken yatağa telefonla girmemesini sağlamalısınız. Bu hem uyku zamanını kısaltır, hem de fiziksel olarak zararlı. Çocuklar telefonla yatağa girmemeli. Özellikle de yastığın altına asla telefon koymamalı. Bunu anne babalar takip etmeli ki bu aynı zamanda anne babalar için de geçerli, sonuçta çocuklar anne babalarından gördüğü şeyleri tekrar ediyor. Yastığın altına telefon koymayın en azından kolunuzla uzanıp alabileceğiniz bir yere koyun.   

 

"EKRAN SAYISINI İNDİRİN, KİTAP SAYISINI ARTTIRIN"

 

Evdeki ekran sayısının arttıkça bağımlı olma riskinin de arttığını kaydeden Samur, "Ekran sayısı arttıkça bağımlı olma riski artıyor. Evdeki kitap sayısı arttıkça da çocukların başarılı olma oranı artıyor. Kitap sayısı ile başarılı olma oranı bağlantılıyken, ekran sayısıyla da bağımlı olma riski bağlantılı. Mümkünse evde ekran sayısını indirin, kitap sayısını arttırın. Ekranların aşırı kullanılması beraberinde fiziksel ağrıları ve kilo artışını da getiriyor. Yapabileceğiniz en büyük yanlışlardan bir tanesi çocuğunuzun odasına televizyon koymak. Yapmayın. Ekran bence ortak bir alanda olmalı. Biz zannediyoruz ki biz bu cihazlara hükmediyoruz, 'fotoğraf çek, navigasyonu aç, şunu ara' gibi. Ancak belli bir noktadan sonra bu cihazlar biz hükmetmeye başlıyor.Çocuklara, 'Anne babanız televizyona baktığında nasıl hissediyorsunuz?' diye sorulduğunda verdikleri cevaplar; yalnız, mutsuz, kötü, ve önemsiz. Ancak çocukların yüzde 25'i de 'Kendimizi normal ve mutlu hissediyoruz. Çünkü onlar ekrana baktığında bizde ekrana bakabiliyoruz.' diyorlar. Bunu bir fırsat olarak görüyorlar. O yüzden mümkün olduğunca çocuklarınız size güzel bir öneri ile geldiğinde, güzel bir aktivite yada etkinlik önerisi ile geldiklerinde onları geri çevirmeyin." dedi. 

 

"ÇOCUKLAR TEKNOLOJİ BAĞIMLISI OLARAK DÜNYAYA GELMEZLER" 

 

Çocukların her şeyden çok fiziksel etkileşime ihtiyacı olduğunu söyleyen Samur, "Çocukların bizle vakit geçirmeye çok ihtiyacı var. Bu dijital hep olacak. Hayatları boyunca hep dijital araçlarla olacaklar. Olmak zorunda kalacaklar. Ama şuan geçirdiğiniz fiziksel etkileşimler ileride olmayacak. O yüzden mümkün olduğunca çocuklarla kaliteli etkileşim geçirmeye çalışın. Çocuklarınız özellikle de küçük bebekleriniz ağlayınca hemen ekrana yöneltmeyin. Biraz hareketlenince hemen eline cihazı vermeyin. Ben bunlara 'dijital emzik' diyorum. Hiçbir çocuk teknoloji bağımlısı olarak dünyaya gelmez. Hiçbir çocuk teknoloji bağımlısı olmakta istemez. Aslında teknoloji bağımlılığı diye bir şey yoktur. Çocuğu ile kaliteli vakit geçirmeyen anne babalar var. Çocuklar ben teknoloji bağımlısı olayım diye dünyaya gelmezler. Onlarla vakit geçirmeyen anne babaları olduğu için dijitale yönelirler. Bana hiçbir çocuk gösteremezsiniz evde anne babası oyun oynarken tablet ile oynayan." dedi. 

 

Haber / Buse SERİN