Problemi, sorun olmadan çözmek gerekiyor

Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası'nda, Çerkezköy Kent Konseyi Çevre Sorunları ve Sağlığı Çalışma Grubu tarafından İletişim Ustalığı Eğitim semineri kapsamında 'Deneyimsel Tasarım Ã?

GÜNDEM 22.10.2019 16:02:00 0
Problemi, sorun olmadan çözmek gerekiyor

Eğitim dün saat 14.00'da Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası Seminer Salonu'nda Doktor Dilek Sinç ve eğitmen Şengül Barın tarafından verildi. Eğitime yaklaşık 30 kişi katıldı. Eğitimde ilk konuşmayı yapan Doktor Dilek Sinç 'Gerçek Nedir?, Tutarlı içerik' konularında katılımcıları bilgilendirdi. 

 

'PROBLEM, HAYATIN BİZE SORDUĞU SORULARDIR'

 

Sinç, gerçeği bilenin üstün olduğunu, onu bileni üstün tuttuğunu söyleyerek başladığı konuşmasında, "Bir konuda bir gerçeğe sahipseniz o konuda üstünleşmeye başlıyorsunuz. Farz edelim ki su. Suyun gerçeğini biliyorsanız o suyun ilmini biliyorsanız eğer o suda yüzüyorsunuz, birçok hareketler yapıyorsunuz. Yada çiftçiyseniz toprağın ilmini biliyorsanız o toprakta neler yetiştirileceğini biliyorsanız ona göre strateji geliştiriyorsunuz. O topraktan yiyeceğinizi çıkartıyorsunuz üstüne üstlük geçiminizi sağlıyorsunuz. Ticaretini de yapabiliyorsunuz. Bir doktorsanız eğer tıp ilmine sahipseniz ancak öylelikle karşınızdakini tedavi edebiliyorsunuz. O yüzden gerçeği biliyor olmak önemli. Hayatımızda hepimizin problemleri var ama gerçeğe sahip olduğumuzda bu sefer gerçek problemi deşifre etmeye başlıyoruz. Problem hayatın bize sorduğu sorulardır. Çözemediğimiz zaman sorun haline gelmeye başlıyor. Hayat bize soruları daha güçlenip, marifetlenmemiz için soruyor. Soruya cevap verdiğimizde bir üst basamağa geçmeyi hak ediyoruz. O soruyu daha çok cevaplayabilir hale gelerek daha çok marifetlenmiş oluyoruz. Bakış açımızda gelişmeye başlıyor." ifadelerini kullandı. 

 

'YATIŞTIRICILAR İLE ERTELİYORUZ'

 

Problemlerimizi genellikle yatıştırıcılar ile ertelediğimizi ve bu şekilde çözdüğümüzü zannettiğimizi kaydeden Sinç, "Örneğin dişimiz ağrıyor ve bir ağrı kesici alıp içiyoruz, çözdüğümüzü zannediyoruz. Aslında orada burada problemi çözmüyoruz sadece yatıştırıyoruz. Sonra tekrar ağrımaya başlıyor ve bu sefer daha şiddetli ağrıyor. Tekrar ağrı kesici alıyoruz ama bu sefer ilk aldığımızdan daha fazla almak zorundayız çünkü artık ilk ağrı kesici fayda etmiyor. Sonra doktora gittiğimizde 'ya sen nerede kaldın keşke erken gelseydin dişini kurtarırdık' diyor. İşte biz hayatta problemlerimizi hep böyle yatıştırıyoruz. Bizler zannediyoruz yatalım kalkalım her şey düzelir. Ama böyle değil, problemi sorun olmadan çözmek gerekiyor, ertelemeden." diye konuştu. 

 

'SOMUT VE SOYUT YASALAR VAR'

 

Yasaların olduğunu, her yapıp ettiğimize geri bildirim veren bir sistem olduğunu ifade eden Sinç, "Bunlar somut ve soyut yasalar olarak ikiye ayrılıyor. Yer çekimi, suyun kaldırma kuvveti, suyun yüz derecede kaynaması somut yasalar. Yer çekimi mesela gerçek bir bilgi. Bu yasalara uyum sağladığımızda yükselmeye başlıyoruz. Ters davrandığımızda zarar görüyoruz. İşte bunun gibi soyut yasalar da var der deneyimsel öğreti. Fark etmeden ters davrandığımızda mutsuz ve başarısız oluyoruz. Uyumlu davrandığımızda hayatımızda daha çok yücelmeye başlıyoruz. Bir bakıyoruz ki ticaretimizde, aile hayatımızda başarılı ve mutlu olmaya başlıyoruz." ifadelerine yer verdi. 

 

'İYİLİK ADI ALTINDA HERKESE TAVİZ VEREBİLİYORUZ'

 

Sinç'in konuşmasının ardından eğitmen Şengül Barın söz aldı. Gerçek bilginin özelliklerini sıralayan Barcın, "Gerçek bilgi geldiği zaman, insan yükselir. Bu aslında insan ile alakalı değil bu gerçeklikle alakalı. Gerçek bilginin bir takım özellikleri var. Bunlardan birincisi tutarlı olmak. Gerçek bilgi insana göre değişmez. Zaman, mekan ve kişi değişmeden tutarlı bir gerçekliği vardır. Bu bilgi ile biz çıkarım yapabiliyoruz o yüzden gerçek bilgi tutarlıdır. İkinci özellik faydalı olması. Bir bilgi gerçekse fayda verir. Ama nasıl bir fayda? Anda değil toplamda fayda. Anlık fayda sağlayan bilgi gerçek değil. Üçüncü özellikte anlaşılabilir olması. Bir bilgi gerçekse çok sade bir dili olur. Sade ve gündelik bir dile ihtiyacımız var. Problemimiz zaten dibimizde problemler dışarıda değil aslında bu yüzden sade dile ihtiyaç var. Bu sadeliği ve anlaşılabilirliği arttırmak için epistemoloji kullanıyoruz. Aslında tek kullandığımız yabancı sözcük bu. Epistemoloji kavram bilimi demek. Kavramlara ayrıştırmaya ihtiyacımız var çünkü neden gerçek ve sahte çok iç içe. Ve kavramlara ayırdığımızda hayatımızda jest ve tavizi ayırt ta ediyoruz. Çünkü biz aslında iyilik adı altında herkese taviz verebiliyoruz. Son olarak uygulanabilirlik var. O gerçek bilgiyi uygulayabilirsek sorun kalmıyor." dedi. 

 

'DUYGU YOĞUNLUĞU DÜŞÜNCE ZANNEDİLİYOR'

 

‘Kim kimdir’den de bahseden Barın, "İnsan ilk önce kendini tanımalı, çevresinde iletişime gireceği insanı tanımalı. Karşımızdaki insanı tanımadığımız sürece, iletişime girdiğimiz kişinin nasıl biri olduğunu bilmediğimiz sürece doğru strateji ile gidemeyiz. Çünkü insanlar birbirinden farklı. Bunların sebepleri var ve o yüzden insanın karşısındaki insanı tanımasına ihtiyacı var. Her insan farklı şeylere odaklanır mesela bazı insanlar renklere odaklanır bazı insanlar kokuya odaklanır bazı insanlar ise sese. Odak noktalarımız farklı çünkü algılarımız farklı. Biz bunlara görsel, işitsel ve dokusal diyoruz. Bunlara göre strateji üretmemiz lazım. İnsan tanıma sanatında temsil sistemleri vardır. Bunlardan biri beynin kimyasıdır. Düşünce çok önemlidir. Çoğu insan duygu yoğunluğunu düşünce zannediyor. O yüzden düşüncenin nasıl çalıştığını ve sistemi bilmemiz lazım. " ifadelerini kullandı. 

 

Haber / Buse SERİN