Türk süsleme sanatçısı Atilla Can, kursiyerlerle buluştu

Çerkezköy Halk Eğitimi Merkezi'nin "Ustalar kursiyerlerle buluşuyor" etkinliği kapsamında Türk süsleme sanatçısı Atilla Can kursiyerlerle buluştu. Dün saat 11:00'da Halk Eğitimi Merkezi?

GÜNDEM 10.10.2019 13:10:00 0
Türk süsleme sanatçısı Atilla Can, kursiyerlerle buluştu

Çerkezköy Halk Eğitimi Merkezi, geleneksel sanatlarının unutulmaması ve kuşaklara aktarımında alanlarındaki usta sanatçıları kursiyerlerle buluşturuyor. Dün saat 11:00’da düzenlenen etkinliğin açılış konuşmasını yapan Çerkezköy Halk Eğitimi Merkezi Müdür Yardımcısı Güllü Kazak, geleneksel sanatların bir milletin imzası olduğunu ifade ederek “Bu amaçla kurumumuz geleneksel sanatların unutulmaması, bu yolda emek veren usta sanatçıların tanıtılması ve yeni kuşaklara bilginin aktarılması yönünde Ustalarla Kursiyerler Buluşuyor etkinliğini hazırladı.” diyerek katılan herkese teşekkür etti. 

 

“DEĞERLİ SANATÇIMIZI SİZİN DE TANIMANIZI İSTEDİK”

 

Çerkezköy Halk Eğitimi Merkezi Müdürü Necmi Akman da “Halk Eğitimi Merkezinin amacı sizi farklı etkinliklere götürelim, sadece kurs yerlerinde değil bölgemizdeki ustaları alanında uzman kişileri, hep beraber tanıyalım, sizlere de bir öncülük etmiş oluruz. Uygulamalarımız devam edecek. Atilla Can Bey’i Halk Eğitime gelmeden tanımıyordum. Sadece Gülhis Başaran’ı ebru alanında uzman sanıyordum. Daha sonra bir baktık ki bölgemizde gerçekten Atilla Can gibi çok değerli bir sanatçımız var. Sizlerin de tanımasını istedik. Kendisine katılımından dolayı teşekkür ediyorum” dedi. 

 

 

İNSAN GÜZEL İŞLERLE ANILMALI

 

Etkinlikte kursiyerlerle bir araya gelen Atilla Can “Bu hayata gelişimizin bir amacı var. İnsanoğlu nerde doğar, nerede yaşarsa yaşasın güzel işlerle anılmalı. Biz de hayatımızı idame ettirirken sanat yolculuğumuzda da bir şeyler yapmaya çalıştık. Ne mutlu ki yaptığımız işler hem ülkem adına hem sanat adına güzel ve anlamlı olarak tarihe kazındı. Bundan sonra da ömrümüz devam ettiği sürece güzel işler yapmaya devam edeceğiz” dedi. 

 

NET OLARAK BİLEN YOK

 

Katılımcılara ebru sanatından ve yaptıklarından bahseden Can “Ebru sanatı bizim kıvamlı bir su dediğimiz kitre üzerinde oksit, toprak, pigment gibi boyaların içine öd katılarak su üzerinde tutularak bir iğne ile desen çizilip, daha sonra su yüzeyine kağıdın yatırılmasıyla elde edilen bir sanat. Ebru Farsça bulut manasına geliyor. Buluta benzetmişler, bir de abru su yüzü demişler. Araplar, damarlı kağıt derken, Avrupalı da bu renkli kağıtları ilk gördüğünde Türk kağıdı olarak adlandırmış. Ebru ilk kez nerede ortaya çıktı, bunu net olarak bilen yok. Ama kimi Orta Asya’da Buhara bölgesinde ebru ortaya çıktı, İpek Yoluyla Türkiye’ye geldi. Kimi bu sanat ilk kez Hindistan’da icra edilmeye başlandı, oradan Osmanlı’ya geçti diyor. En yaygın kanı olarak Buhara bölgesinde ilk ebrunun yapıldığı, İpek Yoluyla İran’a geçtiği, İran’dan Selçuklu, Osmanlı, sonrasında İstanbul’da zirve yaptığı, İstanbul’dan da ticaret gemileri ile dünyaya yayıldığı söylenmekte” dedi. 

 

EBRU TARİHİNİ SANAT TARİHÇİLERİ YAPSIN

 

Ebrunun 16’ncı yüzyılda dünyaya yayıldığının söylendiğini kaydeden Can “Bizim ebru ile ilgili araştırma yapan arkadaşlarımız bilir. Hep bu kaynaklar var. Peki bunlar doğruysa bugün Sen Petersburg’da bulunan Ermitaj Müzesi’nde 4’üncü yüzyılda keçe üzerine yapılan ebruya biz ne diyeceğiz? 1800 yıl önce ebru yapılmış. Biz ebru tarihini bırakalım sanat tarihçileri yapsın” dedi. 

 

EN ESKİ TARİHLİ EBRU, 480 YIL ÖNCESİNE AİT

 

Ebrunun daha çok bir kitap süsleme sanatı olduğunu dile getiren sanatçı Atilla Can “Kitapların iç yan kağıdı, dış tarafını süslemek maksatlı başlayan bir sanat. Başlangıcından bu yüzyıla kadar ebruların üzerine ne tarih atıldı ne de imza atıldı. Hat levhalarında ise süsleme maksatlı olarak ebrular kullanıldı. Elimizdeki en eski tarihli ebru, Arifi’nin 480 yıl önceki Guy-i Çevgan adlı eseridir. Bu eserin tüm yapraklarının etrafı ebrulu. Bu bizim için önemli bir kaynak. Bir de Tertib-i Risale-i Ebri var. 411 yıl önce Şahbek Mehmed Efendi’nin kitabıdır. 411 yıl önce yapılan ebru tekniğinden bahsediyor. Biz o kitabı okuduğumuzda, bugün birebir aynısını yaptığımızı görüyoruz” bilgisini verdi. 

 

MESLEK ODALARINA KAYITLARI YOKTU

 

Osmanlı’da ebrunun bir dönem zirve yaptığını, yaygınlaştığını kaydeden Atilla Can “İnanılmaz sayıda ebru atölyeleri kuruldu. Osmanlı’da lonca denilen meslek odaları vardır. Bir hattat, bir kuyumcu, bir ayakkabıcı hepsi loncaya bağlıydı. Ama ebrucular loncaya bağlı değildi. Kayıtlarımıza baktığımızda bir ebrucunun bağlı bulunduğu bir lonca yok. Çünkü o dönemler ebru yapmak bir sırdı. Devlet belgeleri, önemli tapu kayıtları, önemli yazışmaların yazıları ebrulu kağıtlara yapılırdı. Osmanlı’da ebru gizli saklı yapılırdı, çünkü bir tapu kaydı ebrulu kapıda yazılırken tahribatı engellemek maksatlı düşünülürdü. Atölyeler gizli saklı noktalarda olduğu için meslek odalarına kayıtları yoktu” dedi. 

 

ATÖLYE ÇALIŞMASI YAPTILAR

 

Hatip Mehmet Efendi’nin tarihimizde önemli bir yeri olduğunu söyleyen Can “Ayasofya Cami İmamı olan Hatip Mehmet Efendi’ye bir gün ahşap evinin yandığını bildiriyorlar. Apar topar evine gidiyor. Evi alevler içinde. Ebrularını kurtarmak için binaya girmeye çalışıyor. Yanan binanın içine giriyor ve binayla birlikte kül oluyor” dedi. Can, ebru çeşitleri ve ebru yapılırken kullanılan malzemelerle ilgili bilgi verirken, kendi ebru çalışmalarından da örnekler sundu. Etkinliğin sonunda Atilla Can’a günü anısına çiçek takdim edildi. Etkinliğin ardından kursiyerlerle birlikte atölye çalışması yaptı. 

 

Haber / Gülveren ALTUNOĞLU