Politize Olmuş Bir Gençlik Önemli Güçtür

Adalar Adalılar'ın yazı, eski devrimci, günümüz AK Parti Kars Kurucu İl Başkanı ve eski Milletvekili Mahmut Esat Güven bir dönemin getirdiği acı deneyimle Marmara Haber'e konuştu:

GÜNDEM 13.03.2017 21:33:00 0
Politize Olmuş Bir Gençlik Önemli Güçtür

 “Politize olmuş bir gençlik, doğru kanalize edilirse, ülkemizin geleceği açısından da önemli bir güçtür. Gençler… birbirleriyletartışmalı ve geleceğe ilişkin projeler geliştirmelidirler.”

 

12 Eylül 2010 öncesi Türkiye yeni bir referandum heyecanı girmiş, o süreçte halk onayına sunulan maddeler arasında 12 Eylül darbesinin mimarlarının yargılanacağı da öne sürülmüştü. Hala bekleniyor! Ama konumuz, konuğumuz o değil. O süreçte Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül döneminde idam edilen devrimcilerin mektuplarından paylaşım yapmış, gözyaşı dökmüştü…

 

12 Eylül dönemi çok filme, çok kitaba konu oldu. Birçok devrimci yaşadıklarını kitaba aldı. Örneğin Zeki Kırdemir, “Devrim Bize Yakışırdı”yı yazdı. Mahmut Esat Güven de, “Adalılar Adalılar”ı yazdı. Kitabında Necdet Adalı’yı idama nasıl hazırladığını da…

 

12 Eylül döneminin devrimcilerinden, bir cinayete karıştığı iddiası ile tutuklu sanıklarından Mahmut Esat Güven cezaevi yıllarında İslam’ı inceledi ve siyasetini değiştirdi. Milli Görüş yıllarının ardından Fazilet Partisi’nin bölündüğü süreçte Yenilikçiler’den yana taraf aldı. AK Parti Kars Kurucu İl Başkanlığı ve 23’ncü dönem milletvekilliği yaptı. Adalar Adalılar’ın ikinci baskısı geçen yıl, Erbakan Vakfı tarafından bastırılıp dağıtıldı. İnşaat Mühendisi Mahmut Esat Güven, sorularımızıKars’taki ofisinde yanıtladı:

 

DEVELİ’DE BİZE ‘ANARŞİK’ DERLERDİ

  • Kitabınızda üniversite öğrencisi olduğunuz yıllarda sol görüşte olduğunuz için, Develi’de banka müdürü olan babanızın, “Bankadaki hesabımızı kapatırız” baskılarına maruz kaldığını söylüyorsunuz. Buna benzer baskılar güç sahibi odaklarca bugünde yaşatılmak isteniyor. Bu konuyu değerlendirir misiniz?

 

  • Develi esnafı, milliyetçi-muhafazakar bir çizgide idi ve daha çok Adalet Partisi’ne oy veriyorlardı. Bize ‘anarşist’ gözüyle bakıyorlardı. Hatta bizlere anarşist derken de şivelerine uygun bir şekilde, ‘Anarşik’ diyorlardı. Akıllarınca babama baskı yaparak benden kurtaracaklarını sanıyorlardı. Günümüzde de insanlar üzerinde bu tür baskılar geliştirenler varsa, bu durum baskı yapanların kendilerine karşı güvensizliğinden ve bilgisizliğinden kaynaklanan, ahlaki olmayan davranışlardır.

 

KİTAP HEDEFİNE ULAŞAMADI

 

  • Adalar Adalılar isimli kitabınızı yazarken topluma ne tür mesajlar vermek istediniz? Hedefinize ulaşabildiniz mi?

 

  • Adalar Adalılar, 1968-69 yılından itibaren kendimin de içinde bulunduğu gençlik olaylarıyla birlikte, 9 yıllık bir cezaevi sürecini özelliklede 12 Eylül darbesiyle Mamak Cezaevi’ndeki işkenceleri, sıkıyönetim mahkemelerinin adaletsizliğini ve darbelerin asıl sebebiyle birlikte, darbelerde gençliğin nasıl kurban edildiğini anlatan bir kitap. Kitabı yayınlamamda amaç, 12 Eylül faşizminin Mamak Cezaevi’ndeki işkenceleriyle birlikte, geçmiş zamandan örnekler vererek, zamanımız gençlerini geleceğe ilişkin aydınlatmaktır. Kitabı yayınlayan kitapevinin yeteri kadar güçlü olmaması nedeniyle kitabın istenilen hedefe ulaştığını söyleyemem.

 

12 EYLÜL’Ü ANLATAN HER ÇALIŞMAYI KUTLUYORUM

 

  • Günümüzde 12 Eylül süreciyle ilgili yayımlanan kitap, sinema filmi, dizi, tiyatro oyunlarına ilişkin görüşünüz nedir?

 

  • 12 Eylül askeri darbesi, insanlık tarihinin utanç sayfalarından birini oluşturmaktadır. Her türlü işkencelerin, katliamların, baskıların, görevden uzaklaştırmaların, yolsuzlukların yapılıp özgürlüklerin yok edildiği bir dönemdi. Aradan yıllar geçmesine rağmen o döneme ait halen aydınlatılamayan olaylar ve cinayetler mevcuttur. 12 Eylül faşizmini yaşayan herkesin bildiklerini ve yaşadıklarını gelecek nesillere ve insanlığa anlatabilmesi her şeyden önce bir insanlık görevidir. Bu tür faaliyetlerde bulunan insanları kutluyorum.

 

‘YARDIMSEVER’ BİR ASKER BEL AĞRILARIMI GİDERDİ

 

  • 1971’de bir direnişten sonra yurda giren polisler tarafından, yurtta ve polis arabası içerisinde dayak yediniz. Bu ara bel kısmınıza oturan bir polis belinizin sakatlanmasına yol açmış oldu… 1980 Eylül sürecinde Mamak Askeri Cezaevinde yine askerlerden dayak yerken belinize bir asker oturuyor ve ondan sonrada belinizde eski ağrıları hissetmemiş oluyorsunuz. Bir bakıma askerin belinize oturması size şifa vermiş! Bu olayı nasıl bir duyguyla izah edebilirsiniz?

 

  • Yaşımız genç olduğu için belimdeki ağrı ve tutulmalara pek aldırmıyordum, geçer diye düşünüyordum. Ancak aradan uzun bir süre geçmesine rağmen belim iyileşmemişti. Hatta Mamak Cezaevi’nde askerlerce dövülürken, çoğu zaman belimin ağrısı yüzünden ayağa kalkamadığım için çok daha fazla dayak yemiş oluyordum. Neyse ki şifamız birinin belimize oturarak bizi coplamasındaymış. Onu da ‘yardım sever’ bir askerimiz sayesinde gerçekleştirmiş olduk.” Ağlar mısın, güler misin?” öyle bir duygu…

 

GENÇLER TARTIŞMALI VE PROJE ÜRETMELİ

 

  •  12 Mart ve 12 Eylül darbelerinden sonra gençliği siyasetten uzaklaştırmak amacıyla müzik, futbol, uyuşturucu gibi şeylerin gençlik içerisinde yaygınlaştırıldığını söylüyorsunuz. Bu durum günümüzde de devam ediyor. Buna karşı gençliğin direnmesi ne şekilde olmalıdır?

 

  • Darbeler sonrasında egemenler her ne kadar apolitik bir gençlik yaratmak istemişlerse de, bunu başaramamışlardır. Çünkü gençlik yapısı gereği, araştıran, değiştirmek isteyen, fedakar ve dinamik kuşağı temsil ediyor. Dünyadaki tüm toplumsal dönüşümler (Devrimler), özellikle üniversite gençliğinden başlayarak daha sonra toplumun diğer katmanlarını da içerisine alacak şekilde genişlemiştir. Bundan dolayı egemenlerin tercihi, ya siyasetin dışında kalan bir gençlik veya kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilecekleri, gençlik örgütlenmeleri olmuştur. Maalesef Türkiye’de politize olmuş gençlik örgütlenmeleri, sağ-sol diye kutuplara bölünüp birbirleriyle çatıştırılmışlardı. Daha sonra bu çatışmalar askeri darbelerin en önemli gerekçesi olarak ilan edilmişti. Politize olmuş bir gençlik, doğru kanalize edilirse, ülkemizin geleceği açısından da önemli bir güçtür. Gençler kendi tarihini, dinini, kültürünü , ekonomisini, toplum yapısını okuyarak, birbirleriyle tartışmalı ve geleceğe ilişkin projeler geliştirmelidirler. Unutulmamalı ki gençlik içerisinde geliştirilen birbirinin zıttı fikirler, gençlerde çatışma yaratmakta, bu da darbecilerin işine gelmektedir.

 

POLİS KORUMASI İŞİN ŞANINA YAKIŞMADI

 

  • 1977 kanlı 1 Mayıs’ta ölümden döndünüz. Aradan geçen yıllar sonra 2010 1 Mayıs’ında bir grup Ak Parti milletvekili ile birlikte 1 Mayıs törenlerine siz de katılmış oldunuz. Kitabınızda tören alanına polis koruması ile birlikte girdiğinizden dolayı rahatsızlık duyduğunuzu söylüyorsunuz. Bu rahatsızlığın sebebi nedir?

 

  •  Öğrencilik yıllarımızda sadece 1 Mayıslarda değil, genel olarak her miting veya toplantıda polis müdahalesi ile karşılaşıyorduk. Bazen karşılıklı kavgadan sonra çareyi kaçmakta buluyorduk. Yıllardan sonra yasal olarak kutlanacak 1 Mayısta da yine polisle kovalamaca oynayacağız düşüncesiyle spor ayakkabısı alarak mitinge katıldım. Milletvekilleri olarak polislerce çok sıkı bir şekilde korunduğumuzu görünce de geçmiş alışkanlıktan olacak, “İşin şanına yakışmadı” diyerek rahatsızlık duydum.

 

Röportaj / Şaban KARDEŞ