EDİRNE'NİN İLÇELERİ

UZUNKÖPRÜ Ergene şehri ve köprüsü Ergene şehri ve köprüsü 15. yüzyılda Osmanlı-Türk Devletinin büyük bir hızla geliştiği dönemde, 1427 yılında Sultan II.Murat tarafından kurulmuÅ?

KÜLTÜR SANAT 10.11.2015 16:45:00 0
EDİRNE

Bu bölgede, dünyada bir eşi daha olmayan büyüklükte taş köprünün yapılması ve bir şehir kurulmasının birçok sebebi vardır.Edirne Osmanlı Devletinin başkenti olmuştur(1361). Bu dönem Osmanlı Devleti'nin kuruluşu ve gerek Rumeli'de, gerekse Anadolu'da gelişme ve genişleme dönemidir. Balkanlarda gelişme akınları ve savaşları başkent Edirne'den yönlendirilmektedir.

Strateji; Başkent Edirne'yi Anadolu yakasına bağlayan Gelibolu-Edirne yoludur. İstanbul bu sıralarda Bizans Devletinin elindedir. Gelibolu-Edirne yolunun Uzunköprü yöresindeki Ergene ırmağı geçit yeri, ırmağın ilkbahar ve kış aylarındaki taşkınları nedeniyle günlerce ve haftalarca karşıya geçme olanaklarını önler.Defalarca ahşap köprüler yapılmışsa da bunlarda çoşkun sulara dayanamaktadır. Türk orduları Çanakkale boğazından kolayca geçebildiği halde, taşmış Ergene orduyu durdurabilmektedir. Bu durumda sağlam ve büyük bir köprü gerekmektedir. Güvenlik; Uzunköprü'nün bulunduğu yer, başkent Edirne ile Gelibolu yolu üzerinde, Edirne'ye bir menzil uzaklıktadır.Menzil bir kervanın gün ışığında yol alabileceği en uzun mesafedir. Edirne'den gün doğumunda yola çıkan kervan gün batımında ancak Uzunköprü bölgesine ulaşmaktadır. Gelibolu'dan yola çıkan bir kervan da günün hangi saatinde Uzunköprü'ye varırsa varsın gece burada konaklar ve ertesi gün doğumunda yola çıkardı. Bu durumda bölgede bir takım soyguncular bulunmakta ormanlık alanda faydalanarak kervanlara zarar vermekteydi. Bu durumda ise tam anlamıyla bir şehir kurulması gerekmektedir. O yıl (1427) günümüz Hudut Tabu Komutanlığı'nın olduğu tarafa Yayalar köyü kurulmuştur. Karşı taraftaki Ergene şehrinin kurulması ise 15 yıl sonra başlayacaktır. O yıl (1427) günümüz Hudut Tabu Komutanlığı'nın olduğu tarafa Yayalar köyü kurulmuştur. Karşı taraftaki Ergene şehrinin kurulması ise 15 yıl sonra başlayacaktır. 

     Yayalar Köyü

 Osmanlı Devletinin kuruluş döneminde oluşturulan yayalar piyada sınıfından oluşan askeri birliktir. Gerek köprünün gerekse yeni kurulacak şehrin güvenliği için öncelik askeri birliğe verilmiş ve Yayalar Köyü adıyla 30 hanelik ilk yerleşim kurulmuştur. Yayalar genellikle Doğu Anadoludaki Artuklu Türkleri ve Türkmenlerden oluşmaktaydı. Bu bölgeye Sultan II.Murat büyük bir köşk yaptırmıştır.

     Ergene Şehrinin Kuruluşu

  1432 yılında Sultan II.Murat tarafından ERGENE şehri adıyla kurulan ilçemiz Rumeli yakasında kurulan ilk Türk yerleşim yeridir. Cami ve iki yanına yapılan konuk evleri, medrese, aşhane, ambarlar, kervansaray, 33 dükkan, yağhane, bozahane, çeşmeler, bezirhane, mumhane ve hamamdan oluşan ilk yapılanma Orta Asya Türk kentlerinin yerleşim özelliklerini taşımaktadır.  Yerleşim özellikleri:Şehirliyan (Kent merkezi ) : Yöneticiler, aristokratlar ve ibadethanelerin bulunduğu bölüm; Muradiye, Halise Hatun ve Rıza Efendi Mahalleleri. Rabai : Ticaret yapanlar, alış veriş yerleri ve esnaflar. Birun : Çiftçilik ve hayvancılık yapanların yaşadığı mahalleler.

 Ergene Köprüsü

Uzunköprü ilçesine adını veren dünyanın en uzun tarihi taş köprüsüdür. Sultan II. Murat’ın emriyle 1427-1443 yılları arasında Mimar Muslihiddin Usta tarafından Ergene nehri üzerine yapılmış ve 1444 yılında Sultan II. Murat’ın da katıldığı büyük bir törenle açılmıştır. Yapıldığı

yer, Osmanlı Devleti’nin o zamanki başkenti Edirne ile Gelibolu ve Batı Rumeli’yi birbirine bağlayan askeri ve ticari bakımdan oldukça önemli bir stratejik noktadadır. Köprü, günümüzde Uzunköprü’nün köylerinden olan Yağmurca ve Eskiköy ile Yunanistan sınırları içerisinde bulunan Hasırcıarnavut köyündeki taşocaklarından getirilen taşların kesilip Horasan harcıyla birbirine yapıştırılmasıyla inşa edilmiştir. Yapımına önce Gazi Mahmut Bey, onun ölümünden sonra da İshak Bey nezaret etmişlerdir.

UZUNLUĞU 1400 METRE YÜKSEKLİĞİ 13.60 MERTE GENİŞLİĞİ 6.80 METRE

Günümüzde, ilk gözünden son gözüne kadar 1392,55 m uzunluğunda olmasına karşın ilk yapıldığında uzatılmış kanatlarıyla birlikte 1400 m’yi bulmaktaydı. Bu kadar uzun yapılmasının sebebi o dönemde bölgenin geniş bataklıklarla kaplı olmasıdır. Bunun yanı sıra Ergene Nehri’nin yağışlı zamanlarda taşkınlara yol açması nedeniyle nehir üzerindeki gözler oldukça yüksek tutulmuş, köprünün yıkılmasını önlemek için de bu gözlere yedi adet tahliye deliği eklenmiştir. 13.56 m yüksekliğindeki köprünün kanat ve kemerleri; aslan, fil, kartal, lale ve çeşitli geometrik kabartma motiflerle süslenmiştir. Yapılmasından bu yana birçok sel ve deprem felaketi geçiren köprü, bu zararları gidermek amacıyla Fatih Sultan Mehmet, Sultan II. Osman, Sultan II. Mahmut ve Sultan II. Abdülhamit zamanında onarımdan geçirilmiştir. Cumhuriyet döneminde motorlu araçların geçişini kolaylaştırmak amacıyla 1964-1971 yılları arasında yapılan restorasyonda köprü iki yandan genişletilerek eni 5.24 m’den 6,80 m.’ye çıkarılmıştır. Başlangıçta 174 gözlü olan köprünün bir gözü zaman içinde yıkılmış, diğer bir gözü de başka bir gözle birleştirilerek göz sayısı 172’ye indirilmiştir.

 Coğrafya

Uzunköprü Türkiye’nin en batı sınırında, Edirne ilinin tam ortasında yer alır. Batısında Yunanistan ve Meriç ilçesi, doğusunda Tekirdağ, kuzeydoğusunda Kırklareli, güneyinde İpsala ve Keşan ilçeleri, kuzeyinde Edirne merkez ve Havsa ilçesi ile komşudur. Yüzölçümü 1224 km2 dir. Ergene ovası üzerinde bulunan ilçenin denizden yüksekliği 18 m. olup % 75’i düzlüklerle kaplıdır. Kuzeyinde ve güneyinde yer yer küçük tepeciklere ve platolara rastlanan Uzunköprü’nün en yüksek yeri 221 m. ile Süleymaniye tepesidir. İlçe, deniz ve kara iklimleri arasında bulunan sert bir iklim olan Akdeniz ikliminin Trakya Geçit Tipi alanındadır. Rüzgarlar, genellikle kuzey yönlerden ve orta şiddette eser. Yazlar sıcak ve yağışsız, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. En çok yağmurun gözlemlendiği dönem ise bahar aylarıdır. Yarı nemli olarak sayılabilecek bir iklime sahip olan ilçenin doğal bitki örtüsü bozkırdır. % 20’si çayır ve meralarla, % 10’u ise orman ve fundalıklarla kaplı olan ilçe topraklarının kalanı tarıma ayrılmıştır. Ancak son yıllarda yapılan ağaçlandırma çalışmalarıyla ilçenin ormanlık alanı da artmaya başlamıştır.

Ekonomi

Trakya topraklarının en verimli bölgesi olan Ergene havzasında yer alan Uzunköprü ekonomisi tarıma ve tarımsal sanayiye ve hayvancılığa dayalıdır. Hem yer altı hem de yerüstü su kaynakları bakımından da oldukça zengindir. Uzunköprü Ergene ve Meriç nehirlerinin taşıdığı alüvyonların meydana getirdiği çok verimli geniş topraklara sahiptir. Topraklarının % 80’inde tarım yapılmakta ve en çok buğday, pirinç, ayçiçeği ve şeker pancarı yetiştirilmekte ve Uzunköprü’deki fabrikalarda işlenmektedir. Bununla birlikte son yıllarda seracılıkta oldukça önem kazanmış ve her yıl sayıları artmasıyla birlikte sebze yetiştiriciliği, bağ ve bahçecilik de oldukça gelişmiştir ve halen de giderek gelişme göstermeye devam etmektedir. Uzunköprü’de tarım kadar olmasa da hayvancılık da önemli bir yer tutmaktadır. En çok küçükbaş hayvan yetiştirilen ilçeden çevre illere canlı hayvan ve et ihraç edilmektedir.

PEYNİRİ VE SUCUĞU MEŞHURDUR

Bunun yanı sıra mandıracılık da gelişmiş, süt ve süt ürünleri özellikle de peynir yapımında oldukça ileri bir düzeye gelinmiştir. İlçede ayrıca et mamülleri arasında sucukçulukta  son yıllarda oldukça gelişmiş ve sektör haline gelmiş durumdadır. Uzunköprü sucuğu Trakya bölgesinde Kırklareli Kıçıkcıkdere Sucuğu gibi ünlenmeye başlamıştır. Son yıllarda ilçede yurtdışına ihraç etmek üzere domuz yetiştirilmeye de başlanmıştır. Denize kıyısı bulunmayan Uzunköprü’de balıkçılık daha çok sulama amaçlı kullanılan ve sayısı 17’yi bulan baraj ve göllerden yapılmakta ve çoğunlukla bireysel düzeyde kalmaktadır. Ayrıca artan kirlilik Ergene ve Meriç nehirlerini balıkçılık bakımından oldukça kullanışsız hale getirmektedir. Bu yüzden de ilçede balıkçılık gelişme gösterememiş, çevre il ve ilçelerden balık ithal edilmek zorunda kalınmıştır.

 Türk Tarihinin ilk Hürriyet Anıtı    

Türk demokrasi tarihinin dönüm noktalarından biri olan II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinin anısına yapılmış olan demokrasi anıtıdır. Osmanlı Devleti’nin 23 Temmuz 1908’de ikinci kez ilan ettiği meşrutiyet ile mutlak monarşiden parlamenter rejime geçmesiyle o güne dek görülmemiş bir özgürlükler dönemine girmiştir. Bu büyük olayın bir ifadesi olarak meşhur Osmanlı aydınlarından ve dönemin Uzunköprü kaymakamı Mazhar Müfit Kansu ile Belediye Başkanı Hafız İsmail Yayalar’ın öncülüğü ve girişimleriyle 11 Aralık 1908’de köprünün ilçeye bakan sol baş tarafına dikilmiştir. 6 m yüksekliğinde olan anıt 2 m2’lik bir zemin üzerine inşa edilmiştir. İlk yapıldığında ön tarafına insanların, sol tarafına ise hayvanların kullanması için iki adet çeşme konulmuştur. Ancak 1938’de bu çeşmeler kaldırılmış ve üzerleri kapatılmıştır. Fransız İhtilali’nin dört büyük ilkesini ifade eden Hürriyet, Adalet, Eşitlik (Müsavat) ve Kardeşlik (Uhuvvet) sloganları tabletler üzerine yazılarak tüm Türk tarihinin ilk hürriyet ve demokrasi anıtı olan Hürriyet Anıtı’nın dört yüzüne yerleştirilmiştir. 1964 yılındaki köprü restorasyonu sırasında anıt asıl yerinin 1 m soluna taşınmış, bu taşınma işlemi sırasında ise orijinal tabletler kaybolmuştur. Günümüzde anıt üzerinde bulunan tabletler asılları olmayıp kaybolduktan sonra yaptırılan kopyalarıdır. Unutulmaya yüz tutmuş olan Hürriyet Anıtı yapılan restorasyonla tümüyle yenilenerek yapımından tam 104 yıl sonra 11 Aralık 2012 tarihinde ziyarete açılmıştır. Trakya’nın zengin tarihe sahip yerleşim yerlerinden olan Uzunköprü’ye yolu düzen bu güzel ilçeyi günü birlikte olsa bir ziyaret etmeli.

Hazırlayan/Seyit SÜREN