EDİRNE'NİN ÜNLÜLERİ - 11

1.Mehmed veya Mehmed Çelebi (5. Osmanlı Padişahı) 1.Mehmed veya Mehmed Çelebi 1389 yılında Edirne'de doğdu ve 26 Mayıs 1421 yılında Edirne'de vefat etti. Beşinci Osmanlı padişahıdır.

GÜNDEM 9.09.2015 15:28:00 0
EDİRNE

 Babası Yıldırım Bayezid, annesi Germiyanoğulları Beyliği'nden Devlet Hatun'dur.Doğum tarihini 1379, 1382, 1386, 1389, 1390, 1391 gösteren kaynaklar da bulunmaktadır; ama tarihçiler doğumu için kesin kaynakla tarih bulunmadığını kabul ederler. Arap ve Bizans tarihlerinde Kirişci veya Kirî olarak lakap verilmiştir. Bunların çeşitli kaynaklarda değişik açıklamaları bulunur. Yay yapma özellikle yayın tutturulduğu ve çekildiği sert ipten kiriş yapma sanatını öğrenmiş olması, gençliğinde güreşçilik yapması, gençliğinde kendinin öldürülmesinden korkup bir kirisçinin yanında çıraklık yapması, gençliğinde yay kirişi ile boğulmak istenmesi şeklinde açıklamalar yapılmıştır.

Ankara Savaşı’ndan önceki yaşamı
Çelebi sözcüğünün okuma yazma bilen, medrese veya eşit tahsilli kişiler için kullanıldığı bilinmektedir. Tahsilini Bursa ve Edirne Sarayı'nda tamamladı. Hocaları Amasyalı Sofi Beyazid ile Tokatlı Bicaroğlu Hamza idi.Yıldırım Beyazid 1391'de Canik Seferi'ne oğullarını yanında götürmüş ve bunlar arasında Mehmed Çelebi de bulunmuştur. Bu sefer sırasında Amasya Emiri, Sivas Sultanı Kadı Burhaneddin'in saldırılarına fazla karşı koyamayacağını anlamış ve Amasya kentini Osmanlılara terk etmiştir. Kenti teslim almak için Yıldırım, oğlu Mehmed Çelebi komutasında bir orduyu Amasya'ya gönderdi. Bu genç şehzade çok yetenekli ve olgun bir şekilde kent yönetimini eline alarak asayişi sağladı. Bu muvaffakiyetinden dolayı babası onu Amasya sancak beyi olarak atadı.1391 ile 1402 arasında bu görevde bulundu ve bu sırada devlet işlerini öğrendi. Amasya o zamanki Osmanlı devletinin doğu sınırında uç Rumiye-i Suğra eyaleti (Amasya-Tokat-Sivas bölgesi) merkezi olarak çok öneme haizdi. Bu görevi sırasında babasının Anadolu seferlerine sancak beyi olarak eyalet askeri ile katıldı. Bu seferlerde çok kere Mehmed Çelebi Osmanlı ordusunun artcı/yedek güçleri komutanlığını da yüklendi. 1402'de Yıldırım Beyazid'ın Timur'a karşı seferine de böylece katılmış ve Ankara Savaşı'nda yine artcı kuvvetler komutanlığını üstlenmiştir. Bu görev nedeni ile Ankara Savaşı bozgunundan az kayıpla ve ilk önce kurtulanlar arasındaydı.
Fetret Devri
1402'de Ankara Savaşı sonucu babası Yıldırım Bayezid, Timur'a yenik ve esir düştükten sonra Osmanlı Devleti 11 yıl süren bir Fetret Dönemi geçirdi. Bu devirde Yıldırım Bayezid'in oğulları Emir Süleyman, İsa Çelebi, Musa Çelebi ve Çelebi Mehmet taht savaşlarına giriştiler. Çelebi Mehmet 1403 ile 1413 arasında Timur egemenliği altında Amasya da, Amasya-Tokat-Sivas bölgesi (Rumiye-i Suğra) emirliğini yaptı.Kardeşler arasında çeşitli savaşlardan sonra en nihayet 1413 de Çelebi Mehmet kardeşi Musa Çelebi'yi Vize Savaşı ve Çamurlu Derbent Savaşı'nda yenerek tek başına Osmanlı Devleti idaresini alarak Fetret Devri'ni kapattı.Kardeşi Musa Çelebi ile savaşırken Karamanoğlu Mehmet Bey Bursa'yı kuşatmış, Bursa şehri büyük bir yangın geçirmiş, fakat Bursa Subaşısı İvaz Paşa kazdırılan lağımları ateşe vererek kuşatmayı kırmıştı.
Tek padişah olarak saltanatı
1413'ten sonra tek padişah olarak hüküm sürdü. Sultan Mehmet Çelebi, Fetret Devrini bitiren ve Osmanlı devletini tekrar eski gücüne kavuşturan sultan olduğundan Osmanlı Devleti'nin 2.kurucusu diye de anılmaktadır.

Tek padişah olarak Sultan Mehmet Çelebi önce, Musa Çelebi tarafından etrafına büyük duvarlar inşa ettirilmiş olan, Edirne Sarayı'nda kaldı. Burada kendini kutlamaya gelen yabancı elçileri kabul etti ve devletin üst kademelerine kendi görüşüne uygun atamalarda bulundu. Şeyh Bedreddin şeyhülislamlıktan atılıp ailesiyle İznik'e sürüldü ve yerine Sünni ulemanın seçtiği bir kişi getirildi. Mihaloğlu Mehmet Bey de Anadolu'ya sürgüne gönderildi. Musa Çelebi tarafından Bizans'dan alınan Selanik ve Konstantinopolis yakınlarındaki bölgeler tekrar Bizans'a geri verildi.Sonra Anadolu seferine çıktı. Önce yangın ve kuşatmadan kurtulmuş olan devletin birinci başkenti Bursa'ya uğradı. Sonra Ege sahillerine yürüdü. Ayaklanan İzmiroğlu Cüneyd Bey'i sindirerek Ayasoluk (şimdi Selçuk) kalesini aldı. İzmir kalesini orada bulunan Senjan şövalyeleriyle yaptığı görüşmeler sonunda Osmanlı devletine kattı. Senjan Şövalyelerine Bodrum'da yeni bir kale yapmak için izin verdi. Menteşe Beyliği arazilerinin çoğunu tekrar Osmanlı devletine kattı. 1414 ve 1415'te Göller Bölgesi'ne yöneldi. Karamanoğuları eline geçmiş olan eski Hamitoğulları beyliği şehirlerini (Eğirdir, Akşehir, Beyşehir) ve arazilerini Osmanlı devletine kattı. Sonra 1413'te iki yıl önce Bursa'ya yürümüş olan kendi kuzeni olan Karamanoğlu Mehmet Bey üzerine giderek Karamanoğulları ordusuyla Konya Ovası'nda savaştı, onu yendi; Konya'yı kuşattı. Oğlu Mustafa Çelebi ile beraber esir aldı. Yine de onların canlarını bağışladı. Kuzeni olan Karamanoğlu Mehmet Bey'le bir barış imzaladı. Sonradan Karamanoğlu kurnazlığını göstermek için yapılan karşı propagandalara göre Mehmed  Bey barış yemini verirken elini elbisesi içinde sakladığı bir canlı güvercin üzerine koymuş ve sonradan bu kuşu azat ederek yaptığı yemini geçersiz saymış olduğu hikâyesi tarihlere geçmiştir.[1] Bu barışla birlikte Karamanoğlu'na Eskişehir, Kırşehir, Beyşehir, Sivrihisar'ı ve  Niğde'yi verip, hilat giydirip, sancak verdi.Karaman seferinden dönerken Sultan Mehmet Çelebi Ankara'da rahatsızlık geçirdi ve Germiyanoğlu Yakup Bey'in hekimi Mevlana Sinan (şair şeyhi) tarafından tedavi edildi ve Şeyhi'yi ödüllendirdi. Şeyhi bu tedavinin ve ödüllendirmenin sonuçları olarak başından geçenleri Harname adındaki ünlü mesnevisinde değiştirerek hikâye ettiği bilinmektedir.Sultan Mehmet Çelebi buradan Edirne'ye geri döndü. 1416’da Rumeli seferine çıktı. Arnavutluk’taki soylular Fetret döneminde orada bulunan Osmanlı birliklerini bölgelerinden çıkartmışlardı. Mehmet oradaki Osmanlıların durumunu sahilde Avlonya (şimdi Vlorë) ve denizden içerilerde Akçahisar (şimdi Krujë) kalelerini eline geçirerek güçlendirdi. Mora’ya akıncılar gönderdi. Musa Çelebi’ye destek sağlamış olan Eflak Prensi Mircea (1386-1418) üzerine gitti. Tuna nehrini aşarak Orta Macaristan yollarını kontrol eden ve Osmanlılar tarafından Yergöğü adıyla anılan Eflak şehrinde (şimdiki adi Giurgiu) çok korunaklı bir hisar yaptırdı.  Bu sefer sonunda Eflak Prensi Mirce, yine Yıldırım Beyazıd zamanında olduğu gibi, Eflak'ın Osmanlıların bağımlı bir devleti olmayı kabul etti. Dobruca'nın tamamen Osmanlı eline geçmesini sağladı. Buralara gözünü dikmiş olan Macar Kralına gözdağı vermek için Erdel (Transilvanya) ve Macaristan'a akıncılar gönderdi. Bosna'ya her yıl akıncılara gönderdi ve böylece oradaki toprak sahipleri soylular Osmanlı etkisine girdi ve sonunda Bosna kralı II. Tvrtko Osmanlılara bağımlı devlet olmayı resmen kabul etti.

Hazırlayan/Seyit SÜREN