10 kişiden biri şeker hastası

Optimed Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ömer Yapıcı, Kent Konseyi'nde 'Diyabet' konulu bir seminer verdi. Dr. Yapıcı, Türkiye'de her 10 kişiden birinin diyabet, şeker hastası oldu

GÜNDEM 28.11.2014 17:20:00 0
10 kişiden biri şeker hastası

Çerkezköy Kent Konseyi Özel Optimed Hastanesi işbirliğiyle ‘Diyabet’ semineri düzenlendi. Dün saat 14.00’te başlayan seminer Kent Konseyi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Seminere, Çerkezköy İlçe Sağlık Müdürü Olcay Palak da katıldı.

 

HALKIMIZI ŞEKER HASTALIĞINA KARŞI BİLİNÇLENDİRMEK İÇİN DÜZENLEDİK

Seminerin açılışını Çerkezköy Kent Konseyi Başkanı Serkan Karagöz yaptı. Karagöz ,çağın hastalığı olan Şeker hastalığına karşı halkın önlem alması bakımından ‘diyabet’ semineri düzenlemeyi uygun bulduklarını söyledi. Karagöz, “Diyabet, şeker hastalığı insanlarımız için öncelikli olduğu için Çerkezköy Kent Konseyi olarak Optimed Hastanesi işbirliğiyle bu semineri düzenlemeyi uygun bulduk. Katılımın yoğun olması da bizleri sevindirdi. Semineri verecek olan Dr. Ömer Yapıcı’ya da böylesi önemli bir hastalık konusunda bizleri aydınlatacağı içinde teşekkür ediyorum.”dedi. Başkan Serkan Karagöz, daha sonra Kent Konseyi anlattı ve Kent Konseyi kurslarında yapılan üç boyutlu resimleri seminere katılanlara gösterdi. Başkan Karagöz Kent Konseyi çalışmalarına katkı ve destek veren kaymakam Metin Kubilay ile Belediye Başkanı Vahap Akay’a da teşekkür etti.

 

TÜRKİYE’DE 10 KİŞİDEN BİRİ ŞEKER HASTASI

Karagöz’ün ardından Optimed Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ömer Yapıcı seminere geçti. Yapıcı, “Türkiye’de 10 kişiden birinde şeker hastalığı görülmekte. Dünyada hızla yayılan bu hastalığa karşı yiyeceğimize içeceğimize dikkat etmemiz gerekiyor.Şeker ihtiva eden yiyeceklerden kaçınmalıyız. Çünkü Şeker hastalığı kronik bir hastalık.”dedi.

 

DİYABET NEDİR?

Diyabetin ne olduğunu uzun uzun anlatan örnekler veren Dr. Ömer Yapıcı, şunları kaydetti: “Diabetes Mellitus (DM), pankreasın yeterli insulin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan ömür boyu devam eden kronik ve insülin üreten hücrelerin azalması ile devam eden bir hastalıktır. Normal metabolizma da besinler, vücudun başlıca yakıtı olan glukoza (şeker) dönüşmek üzere bağırsaklarımızda parçalanırlar. Daha sonra bu glukoz bağırsaklardan kana geçer ve kandaki şeker düzeyi yükselmeye başlar. Sağlıklı bireylerde kana geçen glukoz pankreastan salgılanan insülin hormonu yardımıyla hücrelerin içine taşınır. Şayet insülin hormonu vücudumuzda olmazsa ya da etkisi bozulmuş ise şeker hücrenin içine taşınamayacağı için, glukoz kanda artarak şeker hastalığı dediğimiz kan şekeri yükselmesi (Hiperglisemi) gelişmiş olur. Bu kan şekeri yüksekliği sürekli olarak devam edecek olursa organlarımızda (sinir, göz, kalp, böbrek vs)  gibi zaman içerisinde ciddi bozukluklara neden olur.”

 

GİZLİ ŞEKER  (PREDİYABET)

Konuşmasına ‘Gizli Şeker’ diye tabir edilen hastalığı anlatarak devam eden Dr. Yapıcı, “Normal glükoz toleransı üst sınırı ile aşikar diyabet arasındaki süreç ‘prediyabetik dönem’ olarak adlandırılır. Bu süreçte glukoz metabolizmasının ara bozuklukları olan ‘Bozulmuş Açlık Glukozu’ ve ‘Bozulmuş Glukoz Toleransı’ yer alır. Bu sürecteki kişiler  ‘prediyabetik’ olarak kabul edilmektedirler. Erken metabolik değişiklikleri oluşturan BAG ve BGT’den diyabete geçiş çoğu kez yıllar sürebilir. Çalışmalar, prediyabetik kişide izole BAG bulunması halinde takip eden 10 yıl içinde diyabet gelişme riskinin yüzde 10-15 izole BGT bulunması halinde ise riskin yüzde 35 düzeyinde olduğunu göstermektedir.”dedi.

 

SIK SIK KAN ŞEKERLERİNİ KONTROL ETTİRMELERİ GEREKİR

Gizli diyabetin en önemli özelliği bu evrede de kalp-damar hastalıkları riskinin artırmış olması olduğunu söyleyen Yapıcı, “Her ne kadar kalp-damar hastalıklarındaki artış riski tip 2 diyabetliler kadar değilse de yine de önemsenmesi gerekir. Son yıllarda gizli diyabet tanısı alan bireylerde diyabet gelişme riski ve potansiyeli olanlarında ilaç tedavileri ile tedavi edilmeleri hususunda bir eğilim vardır. Bu evredeki hastaların yaşam biçimi değişikliğiyle uzun yıllar diyabetlerini geciktirebilecekleri hususunda hekimleri ile yakın bilgi alışverişinde bulunmaları gerekir. Bu hastalığı tanımlanan bireylerin sık sık kan şekerlerini kontrol ettirmeleri gerekir.”bilgisini verdi.

 

 DİYABET VE GEBELİK 

Dr. Ömer Yapıcı, daha sonra gebelikte diyabet konusuna değindi. Yapıcı, şunları kaydetti: “İlk kez gebelik sırasında ortaya çıkan diyabet formuna Gestasyonel Diabetes Mellitus (GDM) denilmektedir. Gebeliklerin yüzde 2-4'ünde gestasyonel diabetes mellitus görülmektedir.GDM tanısı tüm gebelerde önce 50 gram glukoz içirilip 1. saat kan şekeri bakılarak, bu testi bozuk çıkanlarda ise 75 gr glukoz içerilerek 2 saatlik bir test ve doktor değerlendirmesi ile kesin tanısı konur. Belirtileri genelde silik seyreder bazende tip 2 diyabete benzer. Ancak gebelik sırasındaki rutin taramalar nedeniyle genellikle semptomlar fark edilmeden önce tanı konulur. Gestasyonel diyabet doğumdan sonra genellikle düzelir fakat sonraki gebeliklerde tekrarlama riski yüksektir (yaklaşık %50). Ayrıca GDM öyküsü olan kadınların ileriki yaşamlarında tip 2 diyabetli olma riski %40-80'e kadar varmaktadır. Bu nedenle gestasyonel diabetes mellitus tanısı almış kadınların doğum sonrasında prediyabetik olarak kabul edilip koruma programına alınmaları gereklidir. GDM tanısı konan birey doğumdan sonra aktif bir yaşam sürmeye, ideal kilosunu korumaya ve diyabet gelişimini kolaylaştırabilecek ilaçlardan uzak durmaya özendirilmelidir.”dedi.

 

KATILIM YOĞUN OLDU

Seminere, Çerkezköy Sağlık Müdürü Dr. Olcay Palak,Çerkezköy Kent Konseyi başkanı Serkan karagöz, ve Kent Konseyi yönetimi, Optimet Hastanesi hasta hakları sorumluları, Namık Kemal Üniversitesi Çerkezköy Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Gülten Vatansever Balcıoğlu ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Haber/Seyit SÜREN