OSMAN AGA İŞLETMECİLİĞE SOYUNDU

Trakya'nın ünlü türküsü 'Osman Aga'nın yazarı Osman U. Şanlıtuna Çeltik Köyü'nde açtığı resturantla işletmeciliğe soyundu. Bugün sütünlarımıza hem Osman U.

GÜNDEM 9.10.2014 15:34:00 0
OSMAN AGA İŞLETMECİLİĞE SOYUNDU

Silivri’nin Çeltik Köyü’de 11 dönüm Arazi üzerine kurulu müthiş bir dinlenme tesisi. Doğayla baş başa kalarak hayatın stresinden uzaklaşıp kendinizi dinleyebileceğiniz, ailenizle güzel bir hafta sonu geçirebileceğiniz bir mekan! Doğal yaşam alanı içerisinde yok yok! Değişik cinslerde kuşlar, kaz, hindi, tavuk, tavşan gibi hayvanlar ve doğal meyve bahçesi ile eşsiz bir yer olan Osmanaganın Yeri… İşletmeciliğini Ünlü Besteci Osman U. Şanlıtuna’nın ailesi ve çocuklarıyla yaptığı Osmanaganın Yeri’nin bol oksijenli organik kahvaltıları başka bir yerde yok! Osman Şanlıtuna, bir söz yazarı… Bir Rumeli sanatçısı… O bir Türk ve Türkiye sevdalısı.  Çocuk yaşta Türklük şuuruyla ailesi tarafından yetiştirilen, Kominist Rejime karşı her zaman direnen küçük yaştaki bir çocuk, kimliğini arama mücadelesine girerek, Ata Toprağı Anadolu’ya göç etmiş ve Anadolu’ da kendini kabullendirme mücadelesi vererek,Sanatının zirvesine ulaşmış,Türk Müziğine unutulmaz eserler kazandırmış bir halk sanatçısı, halk şairi.

 

OSMAN AGA TÜRKİYE’YE NASIL GELDİ

Yeni kurduğu işletmede müşterilerini ağırlayan Osman U. Şanlıtuna, Balkanlar’dan Türkiye’ye uzanan hikayesini anlatırken şunları söyledi: “ Osman aga bir Müslüman Türk. Balkanlarda doğmuş,Türkiye ateşiyle yanıp tutuşarak oralardan buralara gelmiş bir kişi. Azınlığa düşmüş bir kişinin baskı rejimiyle isimlerimizi ve kısaca kimliğimizi değiştirmek için baskı yapan bir sistemin içinde daha fazla kalmak mümkün değildi, zira Rejim sizi kimlik arayışına yönlendiriyor. Babam işe gidiyor, annemi namaz kılarken görüyorum. Evde Türkçe konuşuluyor. Bulunduğun çevrede bir farklılıklar var Evde konuşulan dili dışarda konuşamıyoruz. İlk defa biz Bulgar okuluna gidiyoruz ve Bulgarca bilmiyoruz. Üç yıl ana okuluna gittim farklılığı orda hissediyorsun.Türk köyü içerisinde, Romanya dan göç edip gelenler de var, bir farklılık görüyorsun. Büyüdükçe ismin Osman olduğu için öğretmenler tarafında kulağınız fazla çekiliyor. O kulak acısıyla, efendime söyleyeyim, ‘Sen kimsin.” diye aramaya başlıyorsun kendini, acaba ben kimim diye. Tam da sağcı, solcu, dönemlerinde Türkiye’ye geldim. Şöyle bir anısı da var yolculuğumun.Türkiye’ye gelmek için,Trene bindik,ben o esnada Trenin üstüne çıktım şarkı söylemeye başladım. Söylediğim şarkı şöyle ; ‘Vatanıma toprağıma gidiyorum. Daha gelmem artık. Turnapgrdan haber alırım artık diye . Bulgar Polisi beni trenden indirdi. Bu şarkı için Bulgar polisi beni bir hafta tutukladı. Bir hafta sonra Edirne ye geldim,arkadaşlarımla buluştum, katıldığım ortamlarda solculukla suçlandım.”

 

 

 

 

OSMAN AGA TÜRKÜSÜ’NÜN HİKAYESİ

Osmanaga türküsünü nasıl yazdığını anlatan Şanlıtuna, şunları söyledi: “Avusturya, Viyanaya gitmiştim. Osmanlı eserlerini gezerken, Osmanlı kalesinde, Jazsmin diye bir kızla tanıştım. Kalenin içinde keman çalıyordu. 18 yaşlarında, ben de o sırada gitar çalışıyorum. İşte Osmanlı Kalesi’ nde Jasminle vurulmuşuz birbirimize. 4 yıl bir arkadaşlığımız oldu. Bir gün dedi ki ‘osmanço’ (Bizim oralarda insanlar sevdiklerinin isimlerinin sonuna ‘ço’ ekini eklerler bu da sevildiklerinin göstergesidir.) Ayrılacağız sen memleketine gideceksin ben de memleketime gideceğim.J asmin Romanyalıydı.Bir yaz beni Romanyaya davet etti ,ailesiyle tanıştırmak istedi. Fakat benim içimde korku oluştu, çünkü fazla sevmezlerdi Türkleri. Jasminin sevdası ve delikanlılığın verdiği aşk heyecanıyla ,Romanyaya gittim. Jasminlerin bağ evleri vardı. Beni Babaannesiyle tanıştırdı. Ama çok tedirgindim.Türklere karşı tutumlarından dolayı,Babaannenin güzel karşılaması bir nebze içimi rahatlattı fakat yinede endişelerim vardı.Jasmin beni bahçede dolaştırırken erik ağacının altına gelmiştik, ağaçta eriklerde çok güzel gözüküyordu. Nefis dayanamadık erik ağacına çıkmak için merdiven aradık ama merdiven yoktu. Az ötede duran kırık karyolalar vardı.J asminle kırık karyolaları merdiven yapıp erik ağacına birlikte çıktık. Erik toplarken uzaktan bir doz duman içinde gelen kır atlıyı gördüm. Jasmine gösterince ‘o benim Babam’ dediği anda beni bir korku sardı.Erik ağacından inerken düşer gibi olunca, Jasmine tutundum, Jasmin benim ağırlığımı çekemeyince ikimiz bir likte erik ağacından karyolalaların üzerine düştük. Kırık olan karyolalar ikimizin ağırlığına dayanamayarak iyice kırıldılar. Bu benim beynimde yer etmiş, Neyseki Jasmin ailesine her şeyi anlattığı için, benim yersiz korkularımda gitmiş oldu. Jasminden ayrılıp, Bulgaristana, köye geldiğimde içimde bir burukluk baş göstermişti,o buruklukla Tuna Nehrinin kıyısına gittim. Akşam vaktiydi güneş batmak üzereydi,Tuna Boyunda Güneş bir başka batar.İşte o meşhur Türküyü Tuna Kıyısında Jasmine yazdım. Eve geldiğimde ablama Türküyü okudum. Ablam ‘Uymamış Osman be ya sen Jasmini çıkar ordan, beni koy. Hayriye olsun be ya’ Jasmini çıkardım ablamın ismini koydum. Osmanaga Türküsünün hikayesi böyle gelişti.”

 

Haber Merkezi