Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen maden faciası dolayısıyla dün Çerkezköy Belediye Meydanı’nda Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası ve Tekirdağ İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi tarafından basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklamasını grup adına Tekirdağ İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi üyesi Atilla Saraçoğlu okudu Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
BUGÜNE KADAR ÖRTBAS EDİLDİ
“İşçileri göz göre göre ölüme gönderenlerden hesap soralım! İş cinayetleri bu ülkenin en acı tablosu olmaya devam ediyor. Türkiye'nin ölümlü maden kazalarında dünya birincisi olduğu bir sır değildir. İş cinayetleri her gün sürmektedir. Ancak iş cinayetleri yetkililer ve patronlar tarafından " kader, takdir-i ilahi" denilerek bu güne kadar hep örtbas edildi. Olağan ve doğal bir şey gibi sunuldu. İşte yine korkulan oldu. Ve dün yüzlerce işçi Manisa Soma'daki maden yangınında yaşamını yitirdi. Yaklaşık 205 işçinin öldüğü kesinleşmiş, daha yüzlerce işçinin toprağın altında olduğu ve yaşamını yitirdiği tahmin edilmektedir. Öfkeliyiz. Sorumluları hesap vermeye çağırıyoruz”.
İŞÇİLERİN KÖLELİĞE MAHKÛM EDİLDİĞİNİN GÖSTERGESİ
“Yaşanan işçi katliamı ekmek parası kazanmak için, işçilerin kölelik koşullarına mahkûm edildiğinin göstergesidir. Şu ana kadar Başbakan, Çalışma Bakanı, Enerjiden sorumlu Bakan hiç biri sorumluluğu üstlenmemektedir. Bu toplu katliamın hesabını vermeye niyetli görünmemektedirler. Onun yerine timsah gözyaşları ile katliamı örtbas etme, aileleri ve toplumu yatıştırma çabasındadırlar. Daha ölülerin bedeni soğumadan ailelere maaş bağlanacağını söyleyerek bu yolla tepkiler yatıştırılmaya çalışılmaktadır. Biz yetkililerden oyalayıcı, örtbas edici açıklamalar yerine gerçekleri istiyoruz. Önce bu işçi katliamında kaç kişi yaşamını yitirmiştir, katliamın gerçekleşme nedeni nedir, sorumlular kimlerdir? Göz göre göre geliyorum diyen bu katliam neden önlenmemiştir? Açıklayın diyoruz!”.
KÂR İÇİN HAYATIMIZ TEHLİKEYE ATILIYOR
“İş yerlerimizde daha düşük maliyetler için ve daha çok kar için bile bile tehlikeye atılıyoruz. Çalışma hayatı bir cehenneme dönüşmüştür. Günde 12 saat haftada 7 gün çalışmadan karnımızı doyuramaz olduk. Kötü çalışma koşullarına itiraz etmek, sendikalı olmak işten atılma sebebi olmaktadır. İş yerlerimizde elimiz kolumuz bağlanmakta, göz göre göre hayatımız, sağlığımız elimizden alınmaktadır. Devlet denetimleri yapmamaktadır. İşçi üzerinde baskı ve ekonomik şiddet uygulayan, sağlık ve güvenlik risklerini gidermeyen patronlara doğru düzgün bir yaptırım uygulanmamaktadır”.
20 GÜN ÖNCE TEKLİF EDİLMİŞTİ
“Tatlı kârlarından vazgeçmeyenler işçileri "tatlı bir şekilde" ölüme göndermektedirler. Devlet de bu durumu örtbas etmektedir. Basında da yer aldığı gibi daha 20 gün önce muhalefet partileri bu havzadaki işçi ölümlerinin araştırılmasını Mecliste teklif etmiş ancak bu önerge AKP tarafından reddedilmiştir. Başlı başına bu bilgi bile devletin ölümlerdeki payını açıkça işaret etmektedir. Bir kere daha görülmüştür ki işçiler ve emekçiler olarak bizler hayatımıza ve haklarımıza sahip çıkmazsak işçi kıyımları, katliamlar bizi bekliyor. İş cinayetlerine, işçi katliamlarına sessiz kalmayalım. Sonra işçi katliamını unutmayalım, unutturmayalım, sorumlularından hesap soralım”.
Haber / Gökhan TEKER
