Prof.Dr. Kural: Mutluluk tüketmekte değil

Namık Kemal Üniversitesi Çerkezköy Meslek Yüksek Okulu dün 14.00-15.30 saatleri arasında 'Yaşanılabilir çevre için el ele' konferansı düzenledi. Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Sal

GÜNDEM 9.05.2014 18:22:00 0
Prof.Dr. Kural: Mutluluk tüketmekte değil

PLAKET VERİLDİ

Prof Dr. Kural’ın konuşması öncesi Çerkezköy meslek Yüksek Okulu Müdürü yardımcı Doçent Dr. Ercan Buluş, “Prof.Dr. Orhan Kuralı Çerkezköy’de ağırlamaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyoruz. Kendileri bizleri kırmayarak bu gün bizlerle birlikte olarak çevre konusunda önemli bilgiler vereceklerdir” dedi ve ardından konferansa konuşmacı olarak katılan Prof.Dr. Orhan Kural’a bir plaket takdim etti. Konferansa Konuşmacı olarak Katılan Prof. Dr. Orhan Kural’ın yanı sıra ÇEMYO Müdürü Yrd. Doç Dr. Ercan buluş, Çerkezköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Hamdi Zenginal, Çerkezköy Kent Konseyi Başkanı Ahmet Gayretli, İŞKUR Çerkezköy Şube Müdürü Levent Taş, Optimed Hastanesi Genel Koordinatörü Op. Dr. Ayhan Arslan, Çerkezköy İlçe Müftülüğü adına Erkaynak Cami İmamı İlhan İlk, Çerkezköy Belediyesi eski Başkan Yardımcısı Gökhan İnce, ÇEMYO öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı.

 

 

POPÜLERLİK İSRAF YAPARAK EN PAHALI GİYSİYİ GİYMEK DEĞİLDİR

Prof.Dr. Orhan Kural konuşmasına daha önce de Çerkezköy’e konferans için geldiğini ve bu günkü kadar kalabalık bir katılımın olmadığını ve katılımın çok oluşunun kendisini mutlu ettiğini belirterek başladı. Prof.Dr. Kural popüler kültürden örnekler vererek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Popüler kültür bir insanın çok parası olması ya da çok para harcaması veya her gün yeni yeni elbiseler ve ayakkabı giymesi, yemeğini yarım bırakıp da israf etmesi değildir. Popüler Kültür’ün en güzel örneğini sizin anlayacağınız şekilde bir iki örnek vererek şöyle izah etmek istiyorum. İstiklal Marşımızın Yazarı Mehmet Akif İstiklal Marşımızı yazdığında kazandığı 500 lira para ödülünü bile almadı. Oysa onun üstündeki giysiler bile arkadaşından aldığı ödünç elbiselerdi. Günümüz de insanlar şatafata düşkün. Oysa o ve büyük Önderimiz Atatürk’ün bile öldüğünde cebinde bir kuruş parası yoktu. Kim yararlı iş yapıyorsa onlar hatırlanır. Yararlı iş yapmayanlar hiçbir zaman hatırlanmaz. Servet sahibi onca insan var eğer yararlı iş yapmıyorlarsa servet sahibi olsalar bile hatırlanmıyorlar. İşte biz bu gün yaşıyorsak Atatürk sayesinde yaşıyoruz. Ben hala bu yaşımda bile israftan kaçınıyorum ve ikinci el giysiler alarak giyiniyorum. Popülerlik israf yaparak en pahalı giysiyi giymek değildir. Popülerlik israfı önlemektir. Bu nedenle israftan kaçının ve hiçbir şeyi israf etmeyin. İsraf ettiğiniz şeylerin değerini ve kıymetini onları kaybettikten sonra çok daha iyi anlamanız lazım”.

 

 

 

TÜKETİCİ BİR MİLLET OLDUK

Prof.Dr. Orhan Kural, mutluluğun bir tüketim olmadığını da belirtti ve mutluluğunun tanımını yaptı. “Mutluluk profesyonel futbol ya da kadınların sağlık ve eğlence programları değildir. Mutluluk her türlü canlı ile iyi ilişkiler içinde bulunmaktır. İsraftan kaçınmaktır. Dünya sosyologlarına göre dünyanın en mutsuz ülkeleri Amerika Birleşik devletleri ile Norveç’tir. Bu iki ülkede çok zengin ancak zenginlik mutluluk kaynağı değildir. Mutluluk hiçbir zaman tüketim değildir. Mutluluğu para harcayarak bir yerlere giderek elde edilmez. Mutluluğu hiçbir yerde aramayın. Mutlu insan her türlü canlı ile iyi ilişkileri olan ve israftan kaçının ve de çevresiyle barışık çevre varlıklarını koruyan insan mutlu insandır.  Türkiye’de işler iyi gitmiyor. Her çıkışın bir inişi vardır. Bir süre sonra Türkiye kimsenin tahmin etmediği bir inişe geçecek. Çünkü biz tüketici bir millet olduk. Hiç üretmiyoruz. Alışveriş Merkezlerinde bile bizim tüketici zaafımızdan faydalanılıyor. Nedenini kısaca şöyle izah edeyim. Alışveriş merkezlerinde alışveriş yaptığınızda dikkatinizi çeken nedir. Müziktir. İşte bazı alış veriş yaptığınız mağazalar müziğin sesini normal desibelden daha da yukarıya çıkararak insanı aptallaştırıyor ve insanların alışveriş yapmasını yani oradan bir şeyler almasını sağlıyor. Fazla sesli müzik insanları tavşana çeviriyor da ondan. Biz bugünlere Cem Yılmaz’ın, Fatih Terim’in, Ajda Pekkan gibilerin özentileriyle gelmedik. Biz bu günlere babaannelerimizin anneannelerimizin sayesinde geldik.

BOŞ ZAMANLARINIZI BOŞ DEĞİL ÇALIŞARAK GEÇİRİN

Prof.Dr. Orhan Kural, günümüzde birçok insanın boş zamanlarını boşa geçirdiğini ve boş geçen zamanların ise insan yaşamının en büyük kaybı olduğunu belirtti. Prof. Dr. Kural, “Size şimdi boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz desem çoğunuz çeşitli şeyler söyleyeceksiniz. Beni bir ara Beyaz Şov’a çağırdılar ve katıldım. Program öncesi de tam bir saat de bekledim. Bu zaman zarfında bile orada beklerken çalıştım. Beyaz geldi “Hocam neden istirahat emiyorsun çalışıyorsun” dedi. Ben de ona “Benim zaman öldürmek gibi bir durumum yok. Her boş zamanımı bile çalışarak geçiriyorum” dedim. Bu sözüme Beyaz şaşırdı. Ve “haklısınız hocam boş zamanları da değerlendirmek lazım” dedi.

YEMEĞİMİ BİLE İSRAF ETMEM

Prof. Dr. Kural, hayatı boyunca hiçbir zaman tabağında yemek dahi bırakmadığını söyledi. Kural, “Günümüz dünyasında en çok açlıktan ölen insanların çoğu Afrikalı. Ben hayatım boyunca tabağımda yemek bırakmadım. Tabiri caizse sünnetlerim. Bu gün ülkemizde milyonlar değerinde ekmek israfı yapılıyor. Bu israf edilen ekmeklerle milyonlarca insan açlıktan kurtulur. Somali’de günde insanlara bir kap bulgur pilavı veriliyor ve bu bir tabak bulgur pilavı ile 24 saatte bir veriliyor. Üç öğünü onlar bilmiyor. İnsanlar yediklerini içtiklerini giydiklerini israf etmemeli. Cuma günleri bazıları şov amaçlı camiye gidiyor. Bunların Müslümanlığı şov amaçlı Müslümanlıkla ilgisi yok. İnternet bile bilgi için kullanılmalı, amaç dışı kullanılmamalı. Günümüzde matematik insan hayatında çok önemli. Matematik bir yaşam biçimidir. İnsan hayatının her anında matematik vardır.”dedi.

ÇEVREYİ KORUYALIM

Çevre konusunda da insanların çok duyarlı olmalarını isteyen Prof.Dr. Orhan Kural, “Çevre insan yaşamının en önemli gereksimidir. Eğer biz çevreyi temiz tutmaz da zarar verir isek yaşamımız tehlikede demektir. Bu konuda da bir örnek vereyim. Bir pili toprağa ya da suya attığınızda bir pil deyip geçmeyin. Bir pil bir ton suyu zehirliyor. Toprağa atılan pil de ayni şekilde toprağı zehirlemekte ve buraya ekilen bitkilere de bu zehir geçerek bizlere geçmektedir. Aynı zamanda çiğnenen bir sakızı attığınızda o sakızı bir kuş yiyecek diye aldığında ağzına yapışıyor ve açamıyor. Su da içemiyor ve ölüyor. Bir canlının susuzluktan ölmesi ise çok korkunç. Canlılar arasında da ayrımcılık sakın yapmayın. Yaşayan tüm canlılara değer verin. Çevre konusunda çok duyarlı olun. Çevreye sakın zarar vermeyin ve verdirmeyin. Temiz bir çevre hem bize hem de gelecek nesillere lazım. Çevre konusunu işlemek için Altı Mantı dizisinde de oynadım ve devamlı çevreyi işledim.”diye konuştu.

Haber / Seyit SÜREN